Beğenmezler her hizmeti
Göremezler akıbeti
Bilgisayarın başında
Kurtarırlar memleketi

Sürekli atıp tutarlar
Tükürüp sonra yutarlar
Gerçekleri öğrenince
Hemen çamura yatarlar.
Yüz yüze iken söylemeye cesaret edemediklerini, sanal alemde ve sosyal medya aracılığıyla haykıran kahramanlara (!) deniyormuş 'klavye kahramanları'
Öyle ki bu sahte kahramanları sosyal medya hayatımıza girdiği günden bu yana daha çok konuşuyoruz.
Sosyal medyanın hava atan, ona buna sataşan, hakaret eden, sınırları zorlayan, çoğu zaman sevimsiz, normal hayatta yüz yüze gelemeyeceğin, geldiğin zaman dahi selam vermeyeceğin kahramanları (!) yukarıdaki dörtlüklerde şair ne güzel tanımlamış.
'Klavye Kahramanları' başlıklı yazı yazma zarureti geçtiğimiz hafta tüm yurtta etkili olan özellikle Eskişehir'de üç gün süren kar yağışı esnasında sosyal medyada paylaşılan karla mücadele çalışmalarına ait görsellerin altına yazılan yorumları görünce karar verdim.
İş yerinde yoğun geçen mücadelenin bir vaktinde arkadaşım titrek bir sesle yanıma yaklaşıp 'Sosyal medyada yazılan yorumları okudun mu?' diye seslendi.
Ben de 'Hayır, neler yazıyor?' diye merakla bilgisayarımı açıp arkadaşımın sayfayı bilgisayarda ararken İçimden 'yiğidi öldür ama hakkını yeme' anlamına gelen destek mesajlarıdır herhalde diye geçiriyorum.
Art niyetle yazılanları okuyunca Eyvah diye bir 'iç geçirmeden' sonra aklıma gelen birkaç cümleyi yorum olarak ekledim paylaşımın altına…
Sıcak odada bile insanın yüreğini titreten bir ayaz ortalığı kasıp kavururken, kar kalınlığının diz boyuna çıkmış olduğundan habersiz bilgisayarının başına geçen sanal kahramanlar tarafından büyük bir haksızlığa uğruyoruz.
O halde bunlara bir cevap vermeliyiz. Kimler bunlar biliyor musunuz?
'Klavye kahramanları'
Hatırlayın Eskişehir'de üç gün devam eden kar yağışı hepimizi sevindirdi. Özellikle yer altı su kaynaklarının kuruma noktasına geldiği bir dönemde yağan yoğun kar, bizim için 7/24 devam edecek bir mücadeleyi de beraberinde getirdi.
Kent içi başta olmak üzere ilçe kırsalındaki mahalle (köy) yollarının personelimiz tarafından açık tutulması için ilk günden ekiplerimiz görev bölgelerindeydi.
Tüm yolların kısa zamanda açılması birçok kesimden takdir alırken bunu görmeyen sanal dünyanın kahramanları (!) acımasızca yorumlarda bulundular.
Her konuda olduğu gibi karla mücadele çalışmalarında eleştiriyi meslek olarak seçenler bana Mevlana'nın şu veciz sözünü hatırlattı.
'Hakikate şaşı gözle bakan, gerçeği göremez'
Bu tipler, hakikate şaşı gözle baktıkları için gerçeği maalesef göremiyorlar.
24 saat hiç ara vermeden Loder, Greyder üzerinde Bozdağ'ın tepelerinde kapanan yolları açmak için mücadele eden, uykusuzluktan feri kaçmış, göz kapakları kızaran operatörlerimiz Ramazan'ın, Ali'nin, Cengiz'in, kar bıçaklı tuzlama üniteli kamyon ile saatlerce kar küreyen; buzlanmaya karşı tuzlama yapan Hasan'ın, Erdal'ın, Yaşar'ın yaşadıklarını nerden bilecekler.
Onların bildikleri tek şey eleştirmek…Hem de acımasızca.
Karla mücadele çalışmasına 25 yılını vermiş bir kardeşiniz olarak belirtmeliyim ki bu mücadele sabır isteyen zahmetli bir iştir. Kar ve buzun etkili olduğu bölgelerde, sürtünme kuvveti azalmakta, can ve mal kayıplarına neden olan trafik kazaları meydana gelmektedir.
Bunu bildiğimiz için istenmeyen olumsuzlukların olmaması için canını dişine takıp alın terini emeği ile yoğuran, gece-gündüz çalışan personelimiz bizlerin 'kar melekleri' ya da 'kar kahramanları'
Klavye kahramanları bir gün zahmet buyurup gelse de, zemherinin iliklerimize kadar işleyen soğuğunda, karın tipiye dönmüş olduğu zamanlarda yaşanılan hikayeleri birinci ağızdan dinlese… Eminim yazdıkları yorumlardan utanacaklardır.
Kolay değil 4 bin km yol güzergahında hizmet etmek. Bazen oluyor ki hem karla hem de coğrafyayla/araziyle mücadele ediliyor. Karın/fırtınanın/tipinin arasında…
İnönü/Mihalıççık/Seyitgazi ilçelerindeki dağ mahalle (köy) yollarında ilerlerken çığ düşme tehlikesi, sisten dolayı yoldan çıkma riski anlatılamaz yaşanır.
Mücadeleden 24 saat sonra dönen arkadaşlarımızı çoğu zaman tanınmaz halde buluruz. Ayaz, elinde yüzünde hasarlar oluşturmuş benzini soldurmuştur.
Kim eleştirirse eleştirsin bu onurlu mücadelede kazandıkları her kuruş analarının ak sütü gibi helal.
Evet; demem o ki, yazarken/eleştirirken insan iki kere düşünmeli. Özellikle siyasi görüş ve düşüncelerden hareketle yapılan yorumlar topluma fayda sağlamıyor.
Ancak tüm bunlar bir yana sanal paylaşım alanlarında gerçekten çok güzel kullanan ve yararlı bilgiler veren, yorumlarıyla etrafını aydınlatan, yol gösteren güzel düşünceli insanlar da yok değil.
Bu anlamda bıçak örneği vererek yazımızı tamamlayalım. Bıçak; katilin elinde cinayet aleti iken doktorun elinde cankurtaran bir araçtır.
Sanal dünya da aynı böyle…Görene… Köre ne ?..