Türkiye'de Kadına Yönelik Şiddet Her Geçen Gün Artıyor
Dün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutladık. Normalde bu günün güzel anlamları üzerine düşünüp odaklanmamız gerekirken maalesef gündemimizde yine kadına yönelik şiddet vardı. Cumartesi gecesi Samsun'da bir adamıneşini sokak ortasında öldüresiye dövdüğü görüntülerin sosyal medyaya düşmesi ile ortalık ayağa kalktı. Kadına yönelik bu acımasız şiddete bir kez daha şahitlik ettik. Bu mesele ülke olarak hepimizin kanayan yarası. TV'lerde, gazetelerde, sosyal medyada her geçen gün yeni bir kadın cinayeti veya kadına şiddet olayı görüyoruz. Bir de göremediklerimiz var tabii. Eğer bir kadına şiddet olayı medyaya düştü ise suçlu bir şekilde yakalanıp cezalandırılıyor ancak olay şans eseri medyaya düşmediyse zanlılara yönelik gerekli cezalar verilmiyor veya gerekli önlemler alınmıyor. Şimdi öncelikle son yıllarda Türkiye'de kadına şiddet olaylarındaki anormal derecede artan rakamlara bakalım ve ardından bu sorunun kökenine inmeye çalışalım.
Türkiye'de kadına şiddet her zaman vardı. Ancak bu olay 2002'den itibaren katlanarak artmaya başladı. 2002'den beri ülkemizde işlenen kadın cinayeti sayısı tam 7.500. Kadın cinayetleri 2002 öncesi döneme göre %1400 artış göstermiş. Daha yakın tarihlere de bakacak olursak 2019 yılında 474, 2020 yılında ise 300 kadın cinayeti işlenmiş. Bu rakamlar insanı gerçekten dehşete düşürüyor.
Peki kadın cinayetlerindeki bu aşırı artışın kökeninde hangi sebepler yatıyor? Ülkemizde kadına verilen değer neden günden güne azalıyor? Bu sorunun cevabı gerçekten çok zor. Aynı zamanda bu problemi tek bir sebeple de açıklamak mümkün değil. Sebep çok. Bana göre bu sebeplerin en başında cehalet geliyor. Kendini kadına üstün gören, kendisinde kadına yönelik şiddet uygulama hakkı gören bir beyin, kör cehalet içerisinde demektir. Bu cehaletin sebebi hem aile içi eğitim hem de kamusal eğitim. Maalesef toplumumuzda bazı kesimler kadını ikinci planda bir eşya olarak görüyor ve erkek çocuklarını da bu cahil zihniyet ile yetiştiriyor. Bu zihniyetle yetişen bir erkekten kadına yönelik her türlü kötülüğü bekleyebilirsiniz. Diğer yandan ilkokulda başlayan kamusal eğitim hayatımızda da kadın erkek eşitliği vurgusu yeterince yapılmıyor. Bu konuda devletin verdiği eğitim ve yarattığı farkındalık yok denecek kadar az.
Sorunun birinci katmanı cehalet ise ikinci katmanı da adalettir. Ülkemizde kadına şiddet bana göre yeterli cezayı görmüyor. Eğer olay sosyal medyaya düşmemişse zanlılar doğru düzgün bir ceza almıyor. Maalesef hukuk sistemimiz kadına şiddet konusunda yeterince caydırıcı değil. Tecavüz olaylarından sonra yapılan iyi hal indirimlerini hepiniz biliyorsunuz. Devlet kadına kalkan eli kırmadığı sürece bu eller kalkmaya devam edecektir.
Toplumsal olaylarda ülkeyi yöneten zihniyet birinci derecede etkendir. Kimse kusura bakmasın ama ülkeyi yönetenlerin kadınlara bakış açısını hepimiz çok iyi biliyoruz. Devleti yönetenlerin kadınlar hakkında zaman zaman kullandığı çirkin ifadeleri tekrar burada hatırlatmaya gerek yok. İktidarın kadına karşı olan bu tepeden bakışı, kadını ikinci sınıf bir insan olarak görmesi haliyle toplumsal olaylara da yansıyor. Maalesef AKP hükümeti kadın haklarını korumak ve yüceltmek konusunda son derece başarısız, hatta son yirmi yılda işlenen kadın cinayeti sayısına bakılırsa 'başarısız' ifadesi çok hafif kalır.

İngiltere'den Bir Örnek
Bundan yaklaşık 15 yıl önce İngiltere'de yaşanan bir vaka, büyük bir ders niteliğinde. Genç bir kız gecenin geç bir saatinde ıssız bir parktan geçerken magandanın biri çirkin laflar atıyor ve kızın önünü kesiyor. Bunun üzerine kız çığlıklar atarak kaçmaya başlıyor ve çevredeki insanlar adamı yakalıyor. Olay mahkemelik oluyor. İngiliz hakim magandaya tam 7 yıl 7 gün hapis cezası veriyor. Hakime soruyorlar:
''Adam kıza elini bile sürmemiş, bu ceza çok ağır olmadı mı?''
Hakimin cevabı ise hukuk tarihine ders olarak geçecek nitelikte:
''Kızı korkutmanın cezası sadece 7 gündür. 7 yıllık ilave ceza ise İngiliz kızlarının gece parkta dolaşma ve parktan geçme özgürlüklerine saldırmanın cezasıdır!''
İşte hukuksal anlamda kadın hak ve özgürlükleri nasıl korunmalı sorusuna en güzel cevap bana göre bu örnektir. Türkiye'deki yargı sistemi kadın haklarını bu şekilde korumadığı sürece kadına yönelik şiddet aynen devam edecektir.
Bu arada 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü bir kez daha kutluyor ve dünyayı daha güzel, daha zarif bir yer haline getiren bütün kadınlara teşekkür ediyorum.

İnsan Hakları Eylem Planı
Geçtiğimiz günlerde AKP Genel Başkanı Erdoğan insan hakları eylem planını açıklayarak bu eylem planını yeni anayasanın ilk adımları olarak tanıttı. Eylem planındaki tüm maddeleri okudum. Kağıt üzerinde hepsi çok hoş, çok güzel. Ama adım gibi eminim ki bu yazılanlar uygulanmayacak. Nereden biliyorsun diyeceklere cevabım şu: 18 yıldır iktidarda olan ve insan haklarını yüzlerce, binlerce kez çiğneyen bir hükümet birden bire insan haklarına saygı göstermeye mi başlayacak? Madem öyle 18 yıldır neden insan hakları çiğnendi? Ayrıca orada belirtilen insan hakları, ifade özgürlüğü başta olmak üzere gelişmiş ülkelerin 250 yıl önce kabul etmiş olduğu en temel insan haklarıdır. Yani düşünün gelişmiş ülkelerde yüzlerce yıl önce kabul edilmiş olan ve bizde de zaten çoktan oturmuş olması gereken haklarımızı lütuf olarak önümüze sunuyorlar. Bu hem AKP zihniyetinin geri kalmışlığının bir göstergesi hem de Türkiye'de insan haklarının çiğnendiğinin bir itirafıdır.
Her zaman olduğu gibi asla gerçek olmayacak bu masallara lütfen kanmayınız. Bu saatten sonra AKP'nin ülkeye özgürlük, demokrasi ve adalet getireceğini düşünmek, en kibar ifade ile saflıktır.

Kitap Tavsiyesi: Genel Teori (John Maynard Keynes)
Kitap ekonominin temel mantığını kavramak ve günümüz dünyasında ekonominin nasıl işlediğini anlayabilmek açısından muhteşem bir kaynak. Keynes'in fikirleri dünyayı 1930'larda yaşanan büyük ekonomik krizden çıkarmış ve modern dünya ekonomisinin temelini oluşturmuştur. Kitabın dili biraz ağır olsa da kitabı bitirdiğinizde çektiğiniz zahmete değdiğini hissedeceksiniz.
Haftanın Sözü: İyi yetişmiş bir erkek, topluma kazandırılmış bir birey demektir. Ancak iyi yetişmiş bir kadın, topluma kazandırılmış nesiller demektir.
Haftaya yine önemli gündem maddeleri ile bu köşede buluşmak üzere, sağlıkla kalın.