Hüseyin Turhan

Öyle bir dünyada nefes alıp veriyoruz ki insanın tabiatla ilişkisini bozan ve dünyanın her ge­çen gün daha güvensiz hale gelmesine sebep olan hadisele­rin ardı arkası kesilmemektedir.
İslam karşıtlığı, ayrımcılık, yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve nefret suçları artmakta; terör ve şiddet masum canlara kıymaya devam etmektedir.
Terör örgütleri desteklenerek vekalet savaşlarına maşa yapılmakta, mezhep ve meşrep farkları üzerinden fitne, fesat ve husu­met tetiklenmektedir.
Zulüm ve haksızlık, işgal ve sömürge çağdaş yöntemlerle, algı operasyonları ve manipülasyonlarla sürdürülmekte; habis menfaatler uğruna nice cinayetler, kat­liamlar, cürümler işlenmeye devam edilmektedir.
Bu kargaşa ortamında müthiş bir güvensizlik ve istikrar­sızlık yaşayan insanoğlu, doğduğu günden itibaren başlayıp hayatı boyunca devam eden güven ihtiyacını karşılamak için teknolojinin imkanlarını seferber etmektedir.
Bundan 1,5 asır önce içinde bulunduğumuz sosyal ve toplumsal hastalıklara benzer bir durumda olan dünyamıza ışık gibi doğan sevgili peygamberimiz tüm insanlığa örnek olmuş davranış ve tutumları ile insanlığı içine düştüğü derin maddi/manevi çukurlardan çıkarmıştır.
Bugün peygamberimizin doğum günü…'Sen olmasaydın ben bu alemi yaratmazdım' sözünün muhatabı sevgili peygamberimiz dünyaya teşrif ettiği gün.
Onunla gelen vahyin ışığı, gönüllerimizi bir kez daha aydınlatırken, bu ışığın bütün insanlığın muhtaç olduğu manevi huzura dönüşmesini, vatanımız, milletimiz, gönül coğrafyamız ve topyekûn insanlığa kurtuluş olmuştur.
Bugün, tüm insanlık Peygamberimizin çağlar üstü örneklik ve rehberliğine her zamankinden daha fazla muhtaçtır.
Mevlit kandili ile bunu bir kez daha idrak ediyor ve düşünüyoruz…
Efendimizin rehberliğini tüm insanlığa tanıtacak olanlar da hiç şüphesiz Müslümanlardır. Ancak üzülerek belirtelim ki bugün, Müslümanların en büyük sorunu samimiyetlerini ve örnekliklerini yitirmiş olmaları, Peygamberimizin getirdiği rahmet ve merhamet mesajını bize göre hakkıyla temsil edememeleridir.
Tüm çıplaklığıyla görüyoruz ki İslam ve Müslüman Coğrafyası tarihin en zor süreçlerinden geçmektedir.

Bugün bütün insanlığı saran şiddet, terör, savaş, çatışma ve kaos sarmalı ile karşı karşıya bulunmaktayız.

Müslümanların kanı akmaya devam etmekte; Müslümanların izzet ve onuru tarihte hiç olmadığı şekliyle bugün bizzat birbirleri eliyle yok edilmektedir.

Milyonlarca insan yerinden, yurdundan, evinden barkından, hayatından oluyor. Çocuklar umutlarını, hayallerini, geleceklerini yitiriyor.

Rasûl-ü Ekrem ırk, dil, renk, coğrafya ayrımı gözetmeksizin hepimizi aynı Allah'a, aynı kitaba, aynı peygambere inanan, aynı secdeye baş koyan, aynı kıblede istikameti bulan kardeşler olarak ilan etmesine rağmen; bizler, kardeşlik ahlakını unuttuk, böylesi ulvi bir değeri çoğu zaman cehalet, menfaat, kısır çekişme ve inatlaşmalara kurban eder olduk.

Peygamberimiz, bizlere merhameti, şefkati, vicdanı, insafı, affı, sabrı ve hoşgörüyü öğretmesine rağmen; bizler, kendimize, ailemize, çevremize karşı bu hasletleri yitirdik. Yüreklerimiz katılaştı. Rabbimizin gönüllerimize yerleştirdiği tertemiz fıtrata tam anlamıyla sahip çıkamadık.

İtiraf etmeliyiz ki İslam dünyasının dahili ve harici sebeplerle içerisinde bulunduğu bugünkü durumu, Kur'an-ı Kerim ve Hz. Peygamberin (sav) mesajlarından, onun eşsiz örnekliğinin, ağızlardan gönüllere indirememekten, zihinlere, dimağlara iyice yerleştirememekten, hayata geçirilememesinden kaynaklanmaktadır.

Sevgili Peygamberimizin bize emanet bıraktığı Ehli Beyt inancı ekseninde bir yaşam sürmeyi, tebliğinin her safhasında yer alan merhamet vurgusu yeniden okumayı, üzerinde düşünülmeye vesile olması dileklerimle mevlit kandilinizi tebrik ederim.