Hüseyin Güven

Eskişehir, tarihi dönemler içinde Anadolu'daki ünlü merkezlerden biri olmuş, Şarhöyük (Dorylaion), Balhisar (Pessinus) ve Karahöyük (Midaion) Frigya başta olmak üzere tarihte yerini almıştır…
M.S. 8. Yy'a kadar Frigyalıların yaşadığı Kent'imizin (Dorylaion) ilçeleri de buram buram tarih kokmaktadır…
Eskişehir ilimize bağlı Mihalıççık (Nam-ı diğer MALIÇ) derin tarihsel bağlarıyla pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış şirin bir ilçemizdir…
Malıç ilçesi kültür mirası ile ön plana çıkıyor… Bu minvalde kültür turizmi açısından ele alınabilecek birçok değeri içinde barındırıyor…
Kendi iç dinamikleri ile çok ama çok önemli bir yerleşim yeridir Malıç…
Sürdürülebilir turizm için zemin hazırlamak, gelecek nesillere emanet edebilecek bu değerlerin yaşatılması için katkı sağlamak düşüncesi ile bu yola çıkıldı…
RIDVAN ARAS…
Daha evvelde başka konularla alakalı köşemizde konuk etmiştik…
Kendisi beşeri sermayesi yüksek, ilk ve ortaokulu Yunusemre'de okuyan, liseyi Mihalıççık'ta bitiren Mülkiyeli kıymet verdiğim bir hemşehrim…
Tam bir Eskişehir aşığı... Şimdilerde Başkent'te…
Birçok araştırmacıdan daha araştırmacı diyebilirim…
Uzun süredir Malıç tarihi ile ilgili araştırmaları yaptığına yakinen şahidim…
Yıllardır uzun telefon görüşmelerimiz olur, bizimle paylaşır, istişare ederiz…
Bu araştırmaların heba olmaması ve nesillere aktarılması yönünde bazı kararlar aldık;
Nasipse ilk etapta köşemizde, daha sonra kitapçık veyahut kitap sayfalarında olacak şekilde bir çalışma başlattık…
Peşinen ifade ve teşekkür edeyim 'emeğin büyüğü Rıdvan Aras Bey'indir…
***
Bundan böyle bazı yazılarımızda;
- Köy köy Malıç,
- Malıçta ki turizmin bütünsel değerlendirilmesi…
- Mihalıççık neden ön planda?
- Beypazarı ile bizim ilişkilerimiz hakikaten çok ön planda…
- Beypazarı isyanını durduran Malıçlılar mı?
- Çalçı, Beyköy, Çardak, Yalımkaya, Dmrek başta olmak üzere neredeyse tüm yöre…
İnanıyorum ki, diğer yazılarımızı heyecanla bekleyeceksiniz…
MİHALIÇÇIK, HİTİT, FRİG VE ROMA…
Mihalıççık bölgesi, Hitit, Frig ve Roma dönemlerini de kapsayan uzunca bir dönem önemli bir merkez halinde olmuştur… Nitekim çok sayıda yüzey araştırması ve yerleşim yeri tespiti bunu ortaya koymaktadır… Ne yazık ki ilçenin son dönemlerde gerilemiş olması, arkeolojik anlamda üzerine düşülmemesi gibi sebeplerle bu yönüyle kendine gündemde bir türlü yer bulamamıştır…
Turizm konsepti içerisinde ele alındığında, doğa, tarih, kültür açısından çeşitlilik sunan bölgenin, bu çeşitliliği içeren kapsamlı bir proje içerisinde değerlendirilmesi, hem bölge kalkınması, hem de değerlerinin korunması açısından elzem görünmektedir…
Söz konusu çeşitlilik günübirlik turizm yerine konaklamayı teşvik edecek ve coğrafi olarak bir yerde yoğunlaşma yerine ilgi alanları farklılıklarına dayalı bir organizasyonla geniş kesimlere hitap edebilecektir…
Turizm bağlamındaki husus geniş kapsamlıdır ve mutlaka tartışmaya açılmalı, değerlendirilmelidir… Burada değineceğimiz husus ise bu kapsamın tarihle ilgili kısmına bir giriş, bir örnek verme şeklinde olacaktır…
MALIÇ İKİ ZAFER TARİHİ VE MAĞARALARI…
İlçeye bağlı şimdiki adı İki Zafer olan, halk arasında İkirse olarak da geçen köy, yakın zamana kadar İki Kilise olarak anılmıştır…
Köye ismini veren kiliseler mağara içiresinde yapılmış olup, köye yakın ve hakim bir bölgede bulunmaktadır… Ancak, bu kiliselerin tarihi konusunda tatmin edici bir bilgi bulunmamakta, önemi bilinmemektedir…
Jean Louis Matteinin, Beypazarı Bölgesinde tarihsel ve Arkeolojik Beni Bulgular isimli makalesinde:
Eskiden Mihalıççık ve Çayırhan/Juliopolis arasında bulunan, İki Kilise olarak adlandırılan ve şimdi İkizafer köyü olan eski Akreina yerleşimi söz konusu…
Anastasiupolis Piskoposluğu'ndan istifa eden Aziz (İ.S 595) belirli bir süre için buraya çekilmişti… Bu mevkide günümüzde de büyük bir ihtimalle Aziz Theodoros'un dua ettiği kaya kiliseleri görünebilir…
Sykeonlu (Beypazarlı) Thedore'nin hayatının anlatıldığı, Vita Theodore of Sykeon'da[i];
Justinianus döneminde doğmuş ve Heraklios döneminde İ.S. 613 yılında ölmüş olan Sykeon'lu Aziz Theodoros'un hayatında, Ioulioupolis'in kilise haznedarı olan Theodoros'un, kilise vergilerini toplayıp ortadan kaybolan oğlunu bulmak için Aziz Theodoros'tan yardım talep ettiği yazılıdır. Kendisi Anastasioupolis (Lagania) (Beypazarı-Dikmen) piskoposu iken kilise paralarını bağışlar için fazla kullandığı için halk arasında çıkan 'kilise parasını çar çur ediyor' dedikoduları neticesinde istifa için Ankyra'ya gider. İstifa dilekçesi Patriarkh Kyriakos'a iletilir, o da imparatorun direktifleri doğrultusunda dilekçeyi kabul eder. Kendisine Anastasioupolis civarlarında görünmemesi söylendiğinden, o da Ioulioupolis egemenlik alanındaki Akreina (İkizafer) Başmelek şapelinde gizler. Burada bulunduğu sırada, Solomon adında bir adam ve Julopolisli karısı, kötü ruhlardan muzdarip oldukları için Aziz'i ziyaret ederler ve o da onları iyileştirir] İmparator Phokas (İ.S. 602-610) tahta geçtikten hemen sonra yeğeni Domnitziolos'u ordunun komutasını almak ve Sasanidlere karşı durmak üzere Doğu'ya gönderir. Domnitziolos, yol üzerinde olduğundan Ioulioupolis'e uğrar ve burada Lazike halkının Kappadokia'ya saldırdığını ve Patricius Sergius'un kendisine karşı bir plan yaptığını öğrenir, bunun üzerine de Aziz Theodoros'a gider ve tavsiyesini dinler.
Kayıtları bulunmaktadır. Ayrıca;
Theodore I. Jüstinyen'in hükümdarlığı süresince (527-565) Galatya sınırları içerisindeki Sykeon167'da doğdu.
Thedore çocukluğunu evlerinin yakınlarında bulunan Aziz GEORGE kilisesindeki el yazmalarını okuyarak geçirdi. Annesinin karşı çıkmasına rağmen on dört yaşına bastığında evini bir daha dönmemek üzere terk etti (Kaegi ve Jr. 2003:13/876). Önce yeraltındaki bir mağarada iki yıl, ardından demir bir kafesin içerisinde yaşadı. Mucizeler gerçekleştiriyor, kötü ruhları kovuyor ve hastaları iyileştiriyordu. Sykeon'da bir manastır kurdu ve Anastasioupolis (Beypazarı) psikoposu seçildi. 11 yıl boyunca psikoposluk yaptı, ardından görevini bıraktı ve manastırına döndü. Kudüs, Konstantinapolis ve Sozopolis'e (Uluborlu-Isparta) yolculuklar yaptı. Hayatı boyunca aziz George'un özel koruması altındaydı.
613'te Sykeon'da ölen azizin öğrencisi George tarafından yazılan biyografisi kırsal yaşam, topografi ve siyasi tarih konusunda önemli bilgiler içerir. Sykeon'lu Theodore 22 Nisan'da anılmaktaydı (Kazdhan1991).[ii]
Anastasiopolis piskoposluğundan 600 yılında istifa eden Aziz, emekliliğini geçirmek üzere Pidrum (Çardak) ile Heliopolis (Juliopolis) yakınındaki Akrenia (İkizafer) Saint Michael'e gitti. [iii] denilmektedir…
Burak Tamer'in Kotiaion Civarında İmparator Azatlıları ve İmparator Arazileri adlı çalışmasında, Mithchell'e dayanarak, Perge'de ikamet eden İtalik kökenli Plancii ailesinin İmparatorluk döneminde(MÖ 31-MS 395) Choria Cosidiana (Mihalıççık, Beylikova'yı da kapsayan bölge)'ni,n doğu komşuluğunda Akreina (İkizafer) ve Phyle (Beyköy) yerleşimlerinin de dahil olduğu arazilerin sahibi olduğu belirtilmiştir…
Dolayısıyla, İki Zafer bir dönem İtalyan kökenli bir ailenin özel mülkü olması yanında, önemli bir Hristiyan azizine de ev sahipliği yapmıştır…
Hiç kuşkusuz bunda Juliopolis gibi önemli bir idari merkeze olduğu kadar Beypazarı'nda yer alan Anastasiopolis gibi bir dini merkeze yakınlığının da önemli olduğu açıktır…
Nitekim 2014 yılında Hale Güney tarafından yapılan araştırma neticesinde yayınlanan bilimsel çalışmada bu hususlara da yer verilmiştir…
Ancak, en başta belirttiğimiz üzere, mikro düzeyde ele aldığımız kısa inceleme, esasında Dinek, Gürleyik, Çardak, Çalçı, Çukurören bölgesinde bulunan arkeolojik buluntuları ihmal anlamına gelmemekte (ki bunları da ileride ele alırız), aksine bunların önemi ve bütünsel olarak ele almak zorunluluğuna işaret etmek amacı gütmektedir. Dahası bu bütünlük, tarih yanında doğayı da içeren kapsam dahilinde olmalıdır…