İl Müftü Yardımcısı Ziya Albayrak'ın yazısı...

Hürmet edilen anlamındaki''Muharrem''ayını Hz. Peygamber 'Allah'ın Ayı' diye nitelendirmiştir.(Müslim,Sıyam,202)

Kur'an-ı Kerim, Allah katında ayların sayısının on iki olduğunu bildirmektedir (Tevbe 9/36). İnsanlık tarihinin en eski dönemlerinden beri ayın hareketlerine göre belirlenmiş olan ay takvimi kullanılagelmiştir. Güneş takviminde ayların yeri sabitken, kameri takvimde aylar yer değiştirerek bazen yaza bazen kışa gelir.

Bazı hikmetlere binaen İslam dini de ibadet takvimini ay takvimine göre düzenlemiştir

Kameri aylardan dördü, Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep ''Haram Aylar'' olarak kabul edilmiştir. Cahiliye döneminde Araplar bu aylarda savaşmazlardı. Panayırlar bu aylara denk getirilir, ticari hayat canlanırdı.
Kameri takvime göre senenin ilk ayı Muharrem ayıdır. Muharrem Müslümanlar tarafından sene başı olarak kabul edilir.
Muharrem ayının onuncu gününe, Aşure adı verilir. Aşure; hem Muharrem'in onuncu gününe, hem de tahıl ve kuru meyvelerden yapılan tatlıya denir.

Aşure geleneğinin tarihi çok eskidir. Hz. İbrahim'e, Hz.Nuh'a hatta Hz.Adem'e kadar gider. Aşure; dinler tarihinin saygı duyduğu bir gündür.

Aşure Aşı

Muharrem ayı içinde pişirilen ve paylaşılan Aşure tatlısının yapımı ve dağıtılması geleneği, hayır işlemek ve gönül almak için güzel bir vesile olagelmiştir.
Aşurenin pişirilmesi ve dağıtılması Anadolu'da çok yaygın bir adettir.

Aşure Gününde Oruç Tutulması
Hz. Peygamber Medine'ye geldiğinde Yahudilerin aşure gününde oruç tuttuklarını görünce, bu orucun niçin tutulduğunu sormuştu. Yahudiler, bu günün büyük bir gün olduğunu; Allah'ın Musa'yı ve İsrailoğullarını düşmandan bu günde kurtardığını ve Hz. Musa'nın ve kendilerinin oruç tuttuklarını söyleyince Peygamberimiz, 'Ben Musa'ya sizden daha yakınım' demiş ve bu günlerde oruç tutulmasını emretmiştir.(İbn Mace, Sıyam, 41)

Bu konudaki delillerin değerlendirilmesi sonucunda Hanefi ve Maliki mezheplerinde muharremin dokuzuncu günü ile birlikte onuncu günü yada onuncu günü ile birlikte on birinci günü oruç tutmak mesnun(sünnet) olarak kabul edilmiş, ayrıca Hanefi mezhebinde muharremin sadece onuncu günü oruç tutulması mekruh sayılmıştır.

Sonuç olarak;Hz. Peygamber (s.a.v) 'in oruç tutmayı tavsiye ettiği, tüm inançlarda özel bir yere sahip olan Aşure Günü; insanların gönüllerini almaya vesile olmalıdır. Tarihte yaşanan bir takım olumsuzlukları bahane ederek bir birimizi üzmemeliyiz. Bir olursak işlerimiz kolay olur. Tefrikaya düşersek, düşmanlarımızın işi kolaylaşır.Selam ve dua ile...

Namazın dışında ve namazda tilavet secdesi nasıl yapılır?
Kur'an-ı Kerim okunurken secde ayetlerini okuyan veya dinleyen kimsenin tilavet secdesi yapması vaciptir. Secde ayeti okuyan kişi namazda değilse, ister ayeti okur okumaz, ister daha sonra kalkıp secdeyi yapar (Mevsılî, el-İhtiyar, I, 254). Namaz kılan kişinin namazda secde ayeti okuması halinde, secde ayetinden sonra üç ayetten daha fazla okumayıp, rükûya eğilecekse, tilavet secdesine niyet ederek rükûya gider. Yapmış olduğu bu rükû aynı zamanda tilavet secdesi yerine de geçer. Şayet üç ayetten daha fazla okuyacaksa, tilavet secdesine niyet ederek doğrudan secdeye gider ve bir defa secde yaptıktan sonra ayağa kalkıp kaldığı yerden kıraate devam eder (el-Fetava'l-Hindiyye, I, 147). Tilavet secdesi, namaz olmasa da; taharet, kıbleye dönmek, niyet etmek, avret yerlerinin örtülü olması gibi namazda aranan şartlar tilavet secdesinde de aranır. Ancak tilavet secdesinde iftitah tekbiri sünnettir. Tilavet secdesi yapacak kişi, ellerini kaldırmadan doğrudan doğruya 'Allahuekber' diyerek bir kere secdeye gidip üç defa 'SübhaneRabbiye'l-ala' dedikten sonra yine 'Allahuekber' diyerek başını secdeden kaldırır. Böylece tilavet secdesi tamamlanmış olur. Yani tilavet secdesinden sonra teşehhüt miktarı oturmak ve selam yoktur. Tilavet secdesini gerektiren ayetleri işiten kişinin, hemen secde yapmaya fırsat bulamaz ise, 'Semi'na ve eta'nağufraneke Rabbena ve ileyke'l-masîr' demesi müstehaptır. O anda yapamadığı secdeyi daha sonra yapar (Şürünbülalî, Merakı'l-felah, s. 183).Kur'an-ı Kerim'i, televizyon yahut radyodan dinlemek sevaptır. Dinleme esnasında secde yapmayı gerektiren ayetler geçtiğinde tilavet secdesi yapılmalıdır.

Günün Duası:
'Ben işimi Allah'a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını görür, gözetir.'(Mü'min Sûresi, 44. ayet