İki mezar taşı beni çok etkilemiştir. Biri şu: 'Dünya güzel bir sofraydı. Peşin peşin yedik. Şimdi bize hesabı kaldı.'
Diğeri de şöyle:'Dün ben de sen gibi idim unutma Hüda'yı / Yarın sen de benim gibi olacaksın oku Fatiha'yı'
Bunlar her aklıma gelişte, bunları her okuyuşumda yeniden yorumlarım hayatın anlamını.
Zülfü Livaneli'nin aşağıdaki şiirini/türküsünü dinledikçe yeniden anlamaya çalışırım hayatın anlamını:
'Bir insan ömrünü neye vermeli
Harcanıp gidiyor ömür dediğin
Yolda kalan da bir yürüyen de bir
Harcanıp gidiyor ömür dediğin'
Benden büyüklerin yaşlılığında kendimi görüp görüp daha iyi kavramaya çalışırım hayatın anlamını.
Cenaze defni esnasında, belli zamanlardaki mezarlık ziyaretlerimde yeniden akıl erdirmeye çalışırım hayatın anlamını.
Hayatın tekrarının olmadığını, hayatın provasının da hiç olamayacağını idrak etmeye çalışırım.
Hayatın anlamı bunlarla hep yeniden değerlendiririm.
Sabır, şükür, dua bir yandan azim, gayret, çaba bir yandan sarar etrafımı. Başarı, mutluluk abanır üstüne hemen.
Hayatımızı aydınlatanla, hayatını aydınlattıklarımız canlanır gözümün önünde.
İmrendiğimiz hayatlar, hayatımıza imrenenler geçer film şeridi gibi gözümün önünden.
Takip ettiğimiz hayatlar, hayatımızı takip edenlergelir gözümün önüne.
İçim içime sığmaz mutluluklarına imrendiklerimiz, mutluluğumuza imrenenleri hatırlarım.
Hayatımızın çoğunu yapamayacağımızı istemekle geçirdiğimize üzülürüm. Her tür fayda ve menfaatten uzaklaşıp hayatımızdan daha kıymetli bir şey olmadığı fikrine dalarım hemen. Acının da ıstırabın da sevincin de mutluluğun da ne kadar gerekli olduğunu aklımızdan çıkarmamak gereğini haykırmak gelir içimden.
Çözülmesi, çözüme kavuşturulması istenen durumlar, yaşanan problemler, halli gereken meseleler; kolayca açıklanamayan sıkıntılar harekete geçer hemen.
Bendeki duygunun hemen hepimizde de var olduğuna inanıyorum.
Hepimiz, hep hayatımızın anlamının peşindeyiz. Varlık sebebimiz ararız hep. Bunu bulursak yaşar, bulamazsak yaşadığımızı zannederiz.
Hayatın anlamı, hayatımızın amacı belli bir yerde.
Seçtiklerimizin karşılığını alıyoruz ya da bedelini ödüyoruz yaşadıkça.Eksik, noksan, kusur, kabahat, suç vb. ne varsa yapışır yakamıza. Yapışır yapışmasına da umut da yetişir hemen. Umutsuz hayat yok çünkü.
Umutlanırız hemen. Hayatımızdaki her şeyin bizimle kalmak zorunda olmadığını düşünürüz. Yeri ve zamanında bırakabileceklerimizi sıralarız hemen peşi peşine.
Saadetin de felaketin de sürekli olmayacağı duygusu rahatlatır bizi.
Zamanla anlayacağımız, anladıklarımıza daha çabuk alışacağımız gelir aklımıza.
Zıtlıkları barıştırmaya çalışmamız gereğine inandırmaya çalışırız kendimizi. Zıtlıkları barıştırdıkça hayatımızın daha anlamlı olacağınıdüşünürüz hep.
Sürekli denemeden geçiyoruz hayat yolunda. Biz de deniyoruz, bizi de deniyorlar.
Hayatı kolaylaştıralım. Zorlaştırmayalım hayatı.
Elde olmasa da elden pek gelmese de başkalarının hayatını yaşamaya çalışıyoruz bazen. Bu, çok yoruyor bizi. Kendimiz olabilmek her şeyin en güzeli, kendimiz kalabilmek de güzeller güzeli bütün işlerin.
Yaşadığımız hayatı anladığımızda daha iyi yaşayabilmek için yeni imkan ve fırsatlar aramada gizli hayatın anlamı bence.
Sevdiğimiz birinin yokluğu, dünyamızı bomboş yapıyor. Hayatın anlamı bunu iyi kavramak bence.
Acil bir durumda kaç bizim kişiyi arayabileceğimizin hesabını da acil bir durumda bizi kaç kişinin arayabileceğinin hesabını da yapabilmekte gizli hayatın anlamı bence.
Evet, sizce ne ki hayatın anlamı?