Hatırlanmak ve dahi takdir edilmek güzel bir duygu…
'Marifet iltifata tabidir,
İltifatsız meta zayidir.' Der büyüklerimiz…
Hangi işi yapıyorsanız yapın, başarılarınız takdir edildiği ve dahi karşılığı verildiği müddetçe daha iyi sonuçların elde edilmesi kaçınılmazdır…
Sürdürülebilir başarının kaynağı budur kanaatindeyim…
TEŞEKKÜRLER…
Öncelikle, türlü mecralardan bizlere ulaşıp, günümüzü hatırlayan, (kravatlı kravatsız) gönülden kutlayan, kişi, kurum /hatırımızı sayan herkese yürekten teşekkür ediyorum…
İkram illa yemek-içmekle olmaz…
Yazılı-sözlü ikramlar /iltifatlar verilen değeri gösterir… Kişi kendini adeta 23 Nisan çocuğu gibi hisseder /daim olsun inşallah…
Nezaketiniz var olsun… Rabbim cc cümlemizi layık kılsın, utandırmasın…
10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ…
4 Ocak 1961'de kabul edilen ve basın çalışanlarının bazı haklar ve yasal güvence sağlayan '212 sayılı kanun' adlı düzenlemenin Resmi gazetede yayınlanmasıyla 10 Ocak günü kutlama günü olmuştur…
Sadece Ülkemize münhasır bir gündür /bayramdır…
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü' münasebetiyle çeşitli etkinlikler vardı Kent'imizde…
Bu vesileyle davetler aldık, lakin birçoğuna icabet edemedik…
En son Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, Odunpazarı Belediyesi ve Tepebaşı Belediyesi'nin ortaklaşa gerçekleştirdiği 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü Gala Yemeği'nde bir araya geldik…
***
Bir Otel'de gerçekleştirildi etkinlik…
Eskişehir'de görev yapan basın emekçileri ve yerel basın temsilcileri, Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, CHP Eskişehir Milletvekilleri Jale Nur Süllü ve Utku Çakırözer, Han Belediye Başkanı Erdal Şanlı, Mahmudiye Belediye Başkanı İshak Gündoğan ile bir araya geldik…
Belediye Başkanları ve Milletvekillerinin yanı sıra, uzun yıllar bu mesleğe gönül vermiş Hüsnü Arslan Bey'de bir konuşma yaptı…
Programın ikinci bölümünde ise, Eskişehir'in sevilen ses sanatçılarından Mesut Girgin sahne aldı…
Bu güzel anlayışın bir ömür devamını diliyor, kutla(ya)mayanlara da bulaşmasını temenni ediyorum…
Bu vesileyle tekraren /bütün basın çalışanı arkadaşlarımın ve meslektaşlarımın bayramını kutluyorum…
///////////////////////////////////////////////////////////////
BUĞRA KARDEŞİMİZ ACİL DONÖR BEKLİYOR…
Buğra Kara 20 yaşında…
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Hematoloji Kliniğinde lösemi tedavisi görüyor…
Buğra Ağustos 2019'da böbrek ağrısı nedeniyle gelmiş ESOGÜ'ye… Tahliller neticesinde (AML) Akut Miyeloid Lösemi teşhisi konulmuş ve acil nakil kararı alınmış…
Buğra'nın hayata tutunması için gerekli olan donör arayışı ise devam ediyor…
Tepebaşı Belediyesi çalışanlarından Murat Kara'nın oğlu, Emre arkadaşımızın yeğeni Buğra, yaşama tutunmak için acil olarak donör bekliyor…
- Ailesi de 'Ne kadar çok bağışçı, o kadar çok şans' diyerek oğulları Buğra ve lösemili çocuklara umut olmak isteyen tüm vatandaşları, 15 Ocak Çarşamba günü 10.00 – 18.00 saatleri arasında Tepebaşı Belediyesi'nde kan vermeye davet ediyor…
- Baba Murat Kara 'Verilecek olan sadece 3 tüp kan, ameliyat filan yok, kök hücresi koldan serumla alınıyor ve çok basit bir uygulama, bunu herkesin yapması gerekiyor, bugüne kadar biz yapmadık artık bilinçlendik' diyor…
Buğra ve diğer binlerce lösemi hastasına umut olmak /donör olmak isteyen 18-50 yaş arasındaki duyarlı vatandaşların lösemi hastalarına kan vermek, can olmak için Kızılay'a da müracaat etmeleri kafi…
Sizlerde birkaç dakika ayırarak, bir kişiye can olmak /umut olmak ister misiniz?
Bunun için en yakın Kızılay Kan Merkezi'ne müracaat etmeniz kafi…
/////////////////////////////////////////////////////////////////
BIÇAKLAYAN BIÇAKLAYANA…
Dün akşam tanıdık bir kardeşimiz kısa bir video göndermiş…
İlk etapta film sahnesinden bir kesit sanıyorsunuz /halbuki gerçek!
4 kişi kavga ediyor… Kavga bir süre sonra sopalı, bıçaklı hale dönüşüyor… 3 kişi 1 kişiyi bıçaklıyor (iddia bu)
Birileri birilerini kovalıyor, tutup öldürüyor bizlerde izliyoruz…
'Sahi, biz ne ara bu hale geldik ki böyle?'
Yaşından büyük her şeyi bildiğini sanan çocuklar, ergen olduğunun farkına var(a)mayan gençler, eli silahlı, bıçaklı, tekmeli sopalı yetişkinler kol geziyor cadde ve sokaklarda...
Akşam duyduklarını gerçekmiş gibi kıraathane köşelerinde anlatan milyonlar var bu ülkede...
Çünkü diziler ve sabah programları bile daha fazla izleniyor 'GERÇEK HAYATTAN'
Halbuki gerçek hayat dizilerden sonra başlıyor…
Biz ise izliyoruz…
////////////////////////////////////////////////////////
İYİLİK YAPIN SEBEPSİZ YERE…
İyilik yapın sebepsiz yere.
Geçin bir kenara izleyin /gözlemleyin kendinizi...
Göreceksiniz, iyi hissedeceksiniz!
Bulacaksınız öz benliğinizi.
Menfaat beklemeksizin,
Mükafatını yalnızca 'O'ndan bekleyerek 'iyilik yapın'
Mutlu olmak mı istiyorsunuz?
İyilik yapın efendim sebepsiz yere.
Ne kaybedersiniz?
İnanın mükafatını göreceksiniz...
Güvence
///////////////////////////////////////////////////////
Biz kar - kış demeden yalınayak gezer tozardık /çocukken...
Yaşam ile hayat ile temasımız dibine kadardı...
Şimdi robotlaştık mı ne?
İçimiz üşüyor, hatta donuyoruz…
Dönüştük mü ne!
Güvence