Son dönemlerde insanlara güven kalmadı sözünü çok fazla duyuyorum. Bu maalesef ilişkilere de çok fazla yansımış durumda. Kadın, kocasına, sevgilisine güvenmiyor, şüphe duyuyor. Erkekte aynı şekilde güvensiz bir şekilde ve şüpheci yaklaşıyor.
Bunun temel sebebi daha önceden güvenin kırılması veya başka birinde güven kırıcı bir durum görüp kendinde bunu düşünmesi. Burada dizilerde yaşanan güvensizlik ile ilgili durumların etkisi çok fazla.
Korkuyla, nefretle, güvensizlikle karşımızdakine yaklaştığımızda, acaba benim güvenimi sarsacak bir harekette bulunur mu dediğimizde, evrene bu enerjiyi yayıyoruz. Bilinçaltımız bu olumsuz durumları bir tohum gibi ekiyor ve karşımıza güvenilmeyecek durumları çıkartıyor. Sonra güvenmemekte haklıymışım diyor veya niye bunlar benim başıma geliyor diyoruz.
Hayatta her zaman karşı tarafın yanlışlarına, hatalarına odaklanıyoruz. Peki biz ne kadar doğruyuz, güveniliriz?
İlişkilerdeki güvensizlik maalesef çok daha kötü bir durum. Güvensizlik olduğunda, sevgi, saygı kalmıyor. İlişkiler yıpranıyor ve ortada güven sarsıcı bir durum olmasa bile ilişkiler sonlanıyor.
Sosyal çevrede de güvensizlik olduğunda, insanlar iş arkadaşlarıyla, çevresiyle iletişimi keser duruma geldi.
Bazı insanlar görüyorum, öyle karamsar durumdalar ki hiç kimseye güvenmiyorlar. Herkesten bir kötülük geleceğini düşünüyorlar. Ve başına gelen olumsuz durumlardan bahsediyorlar. Bu şekilde bana geldiklerinde tek bir sorum oluyor. Sen insanlara güvenmiyorsun, insanlar sana neden güvensin?
Gerçekten güven kırıcı bir durum yaşamış olabilirsiniz, herkes hayatta yaşıyor. Bu durum her zaman böyle gitmeyecektir. Bu durumu ve enerjinizi değiştirin. Güvenilecek insanların karşınıza çıkmasına niyet edin.
Yaydığınız enerji ister iyi olsun, ister kötü olsun. Nasıl bir enerji yayıyorsanız, aynı şekilde, hatta katlanarak size geri dönecektir. Onun için pozitif, iyi enerji yaymaya sizin başlamanız gerekiyor, karşıdan beklemeyin.
Pozitif olun, güvenin!
Bununla ilgili de atalarımız aslında çok güzel bir söz söylemiş:
Ne ekersen onu biçersin.