Salgın çok şeyimizi değiştirdi.
Zorlandığımız o kadar çok şey var ki alışamadığımız. Alışmak zorunda olduğumuz o kadar çok şeyimiz var ki şimdi.
Olağan dışı bir süreç yaşıyoruz. Zor, kötü, çekilmez, dayanılmaz …saydıklarımız; gün gelecek geçecek inşallah.
İnşallah bu çektiklerimizden aldığımız derslerle daha sağlıklı, daha huzurlu, daha mutlu yaşayacağız. Bunun için gerekli olan bilgileri öğrenip uygulayacağız hayırlısıyla.
Ziyaret ile ilgili bilgimiz, görgümüz,alışkanlıklarımız da değişti bu süreçte.
Hasta ziyareti, hastane ziyareti, huzurevi ziyareti yok artık.
Haber vermeden konuk gitmek, ziyarete gitmek kesinlikle yok artık.
Gurbette hemşehri ziyareti de hısım akraba ziyareti de yok artık.
Arayıp soranlarımız, işin olağan seyrine göre azaldıkça azalıyor; eş dost ziyareti pek yok artık
Söz, nişan, düğün vb. hayırlı işlerimiz oldukça sınırlı artık.
Yar yaran ziyaretimiz oldukça sınırlı artık.
Baş sağlığına gitmek, tarafların sağlığı açısından hiç uygun değil artık.
Gidilmesi, dua edilmesi sevap sayılmış ve adet haline gelmiş kutsal yerlere de gitmiyoruz.
Belli bir yer veya kimseyi görmeye gitmiyoruz artık. Bir yer veya kimsenin ziyaret edilebileceği belirli günlerimiz de yok artık.
Saygı ve sevgi gösterisi olarak verilen yemek, çay, ziyafet; bunlar için yapılan toplantılarımız yok.
Artık yapamıyoruz bu ziyaretleri. Belli bir süre daha yapmayalım insanlığın selameti için.
Sevdiklerimizi ziyaret etmek ve onlara götürüphediye vermek; gönülleri hoş ederdi, kalplerin pasını silerdi. Bunlar yok artık.
Anne babayı her ziyarette onların mutluluğunu, onların sevincini yaşayan evlatlar da yok artık.
Herkes kabuğunda yaşıyor. Kabuktan çıkınca tılsım bozulacak sanki. Sülale büyükleri ziyaret edilmiyor, bilge kişiler bellenmiyor artık.
'Âlimin kötüsü, hükümdarları ziyaret eden; iyisi de hükümdarlar tarafından ziyaret edilendir.' diye anlatırdı büyüklerimiz. Böyle anlatışlar da yok artık.
Gelinen yere gidilirdi. Gidenin geleni olurdu. Çok ziyaret usandırırdı belki ama ayrı bir tadı vardı. Az ziyaret dostluğa zarar verirdi; dosta gidilmeyen yollar dikenlerle çalılıklarla kaplanırdı.Evet; dosta giden yolar aşındı bir zaman. Dosta giden yollar patikaya döndü şimdi sanki.
Sanal alem tam da bu arada bir başka yaradı işimize. Görüntülü konuşabilmek ne güzel şimdi. Aylarca yüzünü görmediğimiz aile fertlerimizi, kucaklayamadığımız torunlarımızı sanal da olsa evimize getiren bu aleme teşekkür edelim, bu alemin araçlarına sahip çıkalım bu ara.
El ele, göz göze, yüz yüze, diz dize muhabbetin yerini görsel medya/görüntülü konuşma aldı. Biz gidemesek de istediklerimiz görüntüleriyle evimizde artık. Buna sevinelim.
Ziyaretlerin şekli de tadı da bir başka güzeldi bir zamanlar.
Yoldan gelenlerin eline bakardık. Hediyeli misafir başköşeye otururdu. Yusuf'a giden ayna misaliydi hediyelerimiz. Ne götüren udlanırdı ne alan udda kalırdı.
Nerden nereye değil mi… Nereden nereye…
Ola ki mecburiyetten gittiğimiz bir yerde ateş almaya gelmiş gibi davranmak durumundayız ne yazık ki.
Eteğimiz buruşacak kadar da ayağımız uyuşacak kadar da oturmuşluğumuz yok artık bir yerde.
Hayırlısı olsun.
Geçecek bu günler de inşallah.
Gelin, yalnızlığa yenilmeyelim bu günlerde.
Gelin bu günlerde gönül dünyamızı sık ziyaret edelim.