Gizli kalmak, gizlenmek, görünmemek, uzaklaşmak, gözden kaybolmak anlamlarında kullanılan gayb; nakle dayalı bir bilgi olmaksızın hakkında bilgi edinemeyen varlık alanı demektir. Gayb kelimesi Kur'an'ı Kerim'de altmış ayrı yerde geçmektedir. Gayb kelimesi Allah'a nispet olunduğu yerlerde sadece Allah tarafından bilinebilen mutlak gaybı ifade eder. Bazı ayet ve hadislerde gaybı sadece Allah bilir. 'Gaybın anahtarları onun yanındadır. Onları ancak Allah bilir, hem karada ve denizde ne varsa Allah bilir. Bir yaprak düşmez ki onu Allah bilmesin. Ne yerin karanlıklarında bir tane ne de yaş ve kuru hiçbir şey yoktur ki, o her şeyi açıklayan kitapta bulunmasın.'(1) Bir de 'Ona Rabbinden bir mucize indirilmeli değil miydi? Diyorlar. De ki; 'Gaybı bilmek ancak Allah'a aittir. Bekleyin hem de sizinle birlikte bekleyenlerdenim.'(2) Bir kısım ayetlerde gaybı bildirdiği kullarının olduğu belirtilmektedir. Yüce Allah bununla ilgili şöyle buyurmaktadır. 'Allah müminleri şu içinde bulunduğunuz durumda bırakacak değildir. Kirliyi temizden ayıracaktır. Allah size gaybı da bildirecek değildir. Fakat Allah peygamberinden dilediğini seçip (gaybı) bildirir. Öyleyse Allah'a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder ve günahlardan korunursanız sizin için büyük bir mükafat vardır.'(3) 'O bütün gaybı bilir fakat gaybını kimseye açmaz. Ancak seçtiği elçiye açar. Çünkü onun önünden ve ardından gözetleyiciler salar.'(4) Bu bağlamda Hz. İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunun gösterildiği, Yusuf (a.s.)'a rüyaları yorumlama ilmini ve kavminin yiyeceği yemekleri önceden bilme yeteneğinin verildiği, Hz. İsa'nın İsrail oğullarının evlerinde ne yiyip ne biriktirdiklerine vakıf olup bunları kendilerine haber verdiği belirtilmektedir.
Buna göre gaybı sadece Allah'ın bildiği mutlak gayb; onun bildirdikleri tarafından bilinebilen izafigayb şeklinde ikiye ayırmak mümkündür. Hz. Peygamber de Allah'ın kendisine öğrettiklerinin dışında gayb hakkında bilgiye sahip değildi. Kur'an'ı Kerim'de mutlak gaybın bilinmesinin sadece Allah'a mahsus olduğu, bu niteliğin diğer yaratıklardan birine tahsis edilmesinin tevhide aykırı olduğu belirtilmektedir. Gayb kapılarını zorlama denemeleri olan fal, kehanet, cinleri kullanma şiddetle yasaklanmıştır. Özellikle 'Huttam' denilen cini kullandığını iddia edip insanları kandıran sapıklara şu ayet cevap vermektedir. 'Süleyman'ın ölümüne hükmettiğimiz zaman onlara (cinlere) onun ölümünü sezdiren olmadı. Ancak bir güve böceği onun dayandığı asasını yiyordu. Süleyman yere yığılınca ortaya çıktı ki, eğer cinler gaybı bilselerdi o küçük düşürücü azap içinde bekleyip durmazlardı.(5) Hz. Süleyman (a.s.) namazda vefat edince bedeni uzun süre asasına dayalı olarak kalmıştır. Cinler onu yaşıyor sandıkları için önceki ağır ve meşakkatli işleri yapmaya devam etmişlerdir. İzafigayb ile ilgili ancak Allah'ın müsaade ettiği kadar bilme imkanı elde edilmesi ve gelişen teknoloji imkanlarıyla gaybı bildiğini iddia etmek sapıklıktır. Mutlak gayb'a örnek verecek olursak kıyametin ne zaman kopacağı, kişinin ne zaman öleceği, yaşının ne olacağı gibidir. İzafigayb ise gelişen teknoloji ile bilinen ana rahmindeki çocuğun kız veya erkek olacağı, yağmurun ne zaman nereye yağacağı gibidir. Pek çok şeyin bilinmesinin büyük hikmetleri vardır. Hoşça kalın.