Deniz Çağlar Fırat

Eskişehir'de önceki gün etkili olan ve ekili arazilerle seralara büyük zarar veren yağmur ve arkasında oluşan selin yıkıcı etkisi Eskişehir gündemini meşgul etmeye devam ediyor. CHP İl Başkanlığının zarar gören mahallelere ve üreticilere yaptığı ziyaret sonrası zararın ne denli büyük olduğu ortaya çıktı. Yaklaşık olarak 240 dönümlük ekili bir alan ile seraların tamamen mahvolurken burada üretim yapan çiftçi ve üreticiler de büyük zarara girdiği anlaşıldı.
CHP İl Başkanı Abdülkadir Adar'ın üreticilerle yaptığı ziyaretin ardından çiftçilerin ve muhtarların çiftçilere ekonomik destek talebinin TBMM'ye taşınarak gündeme getirileceği kamuoyu ile paylaşıldı. Eskişehirli çiftçilerin selden dolayı girdiği zararın etkilerini bizler konuşur ve tartışırken de dünkü Resmi Gazetede 1143 Saylı Bir Cumhurbaşkanı Kararnamesi yayınlanarak 'Sırbistan Cumhuriyeti Menşeli Bazı Tarım ve İşlenmiş Tarım Ürünleri İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanması Hakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar'ın uygulanmasına karar verildi. Yani Cumhurbaşkanı kararnamesi ile Sırbistan'dan ithal edilecek temel tarım ürünlerinde sıfır gümrük vergisi uygulanması hayata geçildi. Buna göre Sırbistan'dan;
1500 ton domates,
500 ton pırasa,
500 ton lahana,
1000 ton havuç,
50 ton bezelye,
2000 ton mısır,
300 ton çilek,
10 bin ton buğday,
15 bin ton ayçiçek tohumu…

Ülkemize sıfır gümrükle girecek.
Görüntü şu ki; Türkiye'de çiftçiler, ülkemiz iç piyasasına sıfır gümrükle giren yabancı menşeli tarımsal ürünlerle rekabet etmek zorunda kalırken bir de doğal afetlerle mücadele ediyor. Oysa Türkiye tarımının ayağa kalkması demek başta cari açıkla mücadele ve GSYH ile Milli Gelir rakamlarının yukarıya çıkması ve dolayısıyla enflasyonla mücadele ve döviz fiyatlarını baskılamak büyük anlam taşır. Bunun için de çiftçinin desteklenmesi zorunlu bir iktisadi gerçektir.
ÇİFTÇİNİN DESTEKLENMESİ TOPLUMUN DESTEKLENMESİDİR
Dün Eskişehir'de selden dolayı zarar gören çiftçilerin ve üreticilerin desteklenmesi demek aslında tüm halkın ve Türkiye ekonomisinin desteklenmesi demektir. Bu çiftçilerin ürettiği ürünler temel tarımsal ürünler olduğu için doğrudan tüketicisi halktır, yani biziz. Çiftçinin ürettiği domatesi, marulu, çileği, buğdayı alıp tüketen toplumdur. Zaten Türkiye'de bu temel tarımsal ürünlerin fiyatı arz eksikliğinden dolayı (arz eksikliğinin en temel nedenlerinden birinde de çiftçinin desteklenmemesi-kaderine terk edilmişi yatar) her geçen ay yükselişte.
Bir örnekle anlatayım: Diyelim ki Eskişehir'e 100 ton domates yetiyor. Bunun da 80 tonu Sarıcakaya'dan geliyor. Geri kalan 20 ton ise hem yurt içinden hem de ithal yoluyla soframıza giriyor. Şimdi Sarıcakaya'da sel oldu ve domatesler zarar gördü. Zaten iç piyasayı karşılayamayan iç üretimimiz doğal olarak düştü. Ve en basit örnekle 10 ton zarar etti. Bu domates ihtiyacı nereden karşılanacak? İşte o 10 tonluk iç talep ithal edilecek.
Bu küçük örneğimizde bile neler olacağına maddeler halinde bakalım;