Geçtiğimiz hafta sosyal medyayı adeta sallayan bir tartışma patlak verdi. Yükselen fiyatlar konusunda Diyanet'in 'fiyatları tayin eden Allah'tır' şeklinde fetva verdiği belirtildi. Bunun üzerine sosyal medyada muhalif siyasi görüşe sahip kullanıcılar son derece sert tepkiler gösterdi. Ben de durumu böyle algılayarak sinirlenen okuyuculardan biriydim. Ancak bu yazıyı yazmadan önce durumu biraz araştırmak ve fetvayı tam metin olarak okumak istedim. Okuduktan sonra anladım ki Diyanet'e fazla yüklenmişiz. İnternet üzerinden diyanete yöneltilen ''ticarette kar haddi var mıdır?'' sorusu üzerine Diyanet, Hz. Muhammed döneminde yaşanan fiyat artışları karşısında sahabelerin kendisinden fiyatlara sınırlama getirmesini istemesi, kendisinin de bunun doğru olmayacağını anlatarak bu talebi reddetmesini anlatmış. Bana göre burada bir yanlış yok. Sosyal medya dezenformasyonu maalesef bazen bizleri yanıltabiliyor.
Yaptığımız eleştirilerde adaletli davranmak ve ne kadar taraflı olsak bile bazen durumun hakkını vermek gerektiğine inanıyorum. Bu yüzden Diyanet'e yöneltilen haksız bir eleştiride düzeltici bir yorum yapmak istedim. Ama eğer adalet diyorsak şunları da belirtmek isterim. Türkiye'de yaşayan Müslümanların tüm dini ihtiyaçlarını ayrım gözeten karşılanması, vatandaşlara günün farklı şartlarına göre ortaya çıkan dini şüphelerde yol gösterilmesi ve en önemlisi zaman zaman ortaya çıkan İslam'ın sapkınca yorumlarından toplumu korumak için Atatürk tarafından kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı son yıllarda maalesef bu işlevlerin tam tersi yönde hareket ediyor.
''Alma Abi Alma!''
Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ve İstanbul Sanayi odası (İSO) geçtiğimiz hafta bir toplantıda bir araya geldi. Bu toplantıda Şahap Kavcıoğlu maalesef çok talihsiz ifadeler kullandı. Tüm dünya ekonomisinin ABD, Japonya, Avrupa Merkez Bankası gibi gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının ağzının içine baktığı ve enflasyon sorunlarının çözümü için en önemli adres olan merkez bankalarının açıklamalarını takip etmeye çalışıyorum. Gelişmiş ülkelerin merkez bankası başkanları piyasaları rahatlatma ve güven verme amacıyla çok dikkatli bir üslupla ve güven vererek konuşurken, konuşmalarında derin ekonomik analizlere yer verirken bizim merkez bankası başkanı maalesef sanayiciler ile tartışıyor, onlara ağır ithamlarda bulunuyor ve üstü kapalı olarak tehdit ediyor. Tartışmanın 15 dakikalık bir bölümünü izledim ve gerçekten şok oldum. Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu doların yükselmesinden sanayicileri sorumlu tutuyor ve elinde dolar tutan sanayicilerin listesi olduğunu söyleyerek üstü kapalı olarak tehdit ediyor. Hatta elinde dolar tutanları tehdit ettiği gibi sanayicileri stokçuluk yapmakla da suçluyor. Bu ağır ithamlar karşısında sanayiciler haklı olarak tepki gösteriyor ve karşılıklı tartışma başlıyor. Bir ara bir sanayici söz alıyor ve piyasadaki kredi faizlerinin artmasından şikayet ediyor. Başkan Kavcıoğlu ise ''Alma abi alma!'' diyerek cevap veriyor. Şimdi faiz olayı bir kenarda dursun da ben burada koskoca TCMB başkanının üslubuna dikkat çekmek istiyorum. Bir merkez bankası başkanı böyle bir üslup kullanmaz, yakışmaz. Dediğim gibi diğer ülke merkez bankası başkanlarının açıklamalarına bakarsanız aradaki farkı görürsünüz.
Merkez Bankası'nın çöken ekonomi karşısında suçu piyasa aktörlerine atması bir de üzerine piyasa aktörlerini tehdit etmesi gerçekten çok büyük bir skandal. Bu yapılan piyasaya olan güvenin tamamen kaybedilmesine ve zaten yeterince derinleşen krizin dipsiz bir kuyuya gitmesine sebep olabilir. Ekonomiye güven vererek akıl ve bilimle yönetilmesi gereken çok kritik bir kurum olan merkez bankasının tam tersi istikamette yönetiliyor. Hal böyleyken ekonomide bir iyileşme beklemek çok zor.

ESKİ'NİN %40'LIK SU ZAMMI
Geçtiğimiz hafta ESKİ suya zam yaptı ve bazı kesimlerden yüksek frekanslı tepkiler geldi. Şimdi o kesimlere soruyorum. Enflasyon %160'a yükseldi, tepki gösterdiniz mi? Benzine %300 zam geldi, tepki gösterdiniz mi? Elektriğe %200 zam geldi, tepki gösterdiniz mi? Türk Lirası %300 değer kaybetti, tepki gösterdiniz mi? Tüm bunlar karşısında sessiz kalın ama suya %40 zam gelince hemen isyan edin. Diğer zamlara karşı en ufak bir tepkiniz olsaydı bu tepkiye de eyvallah diyebilirdim. Ama ülke ekonomisinin çöküşüne ve hükümetten kaynaklı devasa zamlara karşı sessiz kalıp suya %40 zam gelince tepki gösterirseniz ben bunun altında art niyet ararım. Burada akıl, mantık ve vicdandan bahsetmek mümkün değil.
Bu arada ESKİ ve Büyükşehir Belediyesi kar amacı güden kurumlar değil, ama zararına da çalışamazlar. Bu yüzden ülke ekonomisinin ağır şartları ve artan maliyetler karşısında tüm belediyeler ve belediyeye bağlı kurumlar en azından maliyetleri karşılamak için zam yapmak zorunda. %160'lık enflasyon ortamında yapılan %40'lık zammı da akıl, mantık ve vicdan sahibi vatandaşlarımızın anlayışla karşılayacağına inanıyorum.

Kitap Tavsiyesi: Yenilikçinin İkilemi (Clayton Christensen)
Haftanın Sözü:Bağımsızlık, istiklal, hürriyet, her şey adaletle kaimdir. (Atatürk)