Zafer Çatel yazdı.

CHP neden? Başarılı olamıyor sorusu yıllardan beridir hep basının gündeminde yer almıştır.
Bir türlü bu sorunun yanıtı net olarak alınamıyor.. Aslında son anayasa değişiklerindeki sistem değişiklerini de pek algıladığı söylenmez..
Yerinde saymasının nedeni bu!..
Yeni 'Sistem' dediğimiz Başkanlık modeli.
Bu model demokratik başkanlık modeli ile de uzaktan yakından ilgisi yok..
Model yerli ve milli diye yutturuldu..

GÜÇ BENDE..
% 50'yi geçtin mi tamam.. Halkın oyu sandıklara böyle yansımış..
Ne yapalım milli irade böyle tecelli etmiş miş..
Bu ne anlama geliyor? Ya ittifak, ya da seçimde işbirliği modeli. Yani al gülüm ver gülüm olmadan nalıncı keseri gibi hep bana Rabbena'yla olmuyor..
MHP'nin Cumhur ittifakının yanında yer alması stratejik bir siyasi tercihti. CHP ise bu şanstan mahrumdu. CHP baraja takılmasın diye 'iyi' partiyi demokrasi adına şemsiye altına almıştı. .Muharrem İnce harbiden tek başına seçimlere girdi ve partisinin üstünde hatırı sayılı bir oy aldı..
Bu yadsınamaz..
Peki, şimdiden BELEDİYE Başkanlıkları neden önem kazandı dersiniz? Milletvekili olmuş, hatta bakanlık yapmış, genel başkan yardımcılığı yapmış olanların, neden Belediye Başkan adayı olmak istiyor biliyor musunuz?
Yürütme gücünü elde etmek. Yani yerelde iktidarsınız… Halk'la iç içesiniz. Yaptığınız her şey kamunun önünde. İş yaparsınız, yaptığınız işler gözükür. Anlatırsınız. İş verirsiniz, aş verirsiniz...
Adınız anılır. Şehir de en çok Belediye Başkanlarının adları konuşulur.
Belediye Başkanının kapısı hiçbir zaman kapanmaz, kapısını çalar derdini anlatabilirsiniz.
Belediye başkanlıkları eskiden çok önemsenmezdi. Hatta, belediye başkanlıkları Milletvekilliğine giden yolda sıçrama tahtası olarak düşünülürdü..
Şimdi tam tersine..
Neden?
Kuvvetler ayrılığı yok. Güçsüz bir parlamento ve güçsüz milletvekilliği..
Yasama faaliyeti ile çok sınırlandırılmış ve işlevsiz bir parlamento yapısı. Parlamenter hükümet modelinde milletvekilliği güçlüydü. Ama yasama ve yürütme iç içeydi..
CHP bu anlamada, çok kısır kaldı. Adalet yürüyüşünden sonra,ses getiremedi. Politika üretemedi. Alternatif oluşturamadı.
Bekledi ki,seçmen kendisine tıpış, tıpış oy versin.. Seçmende ki sosyal değişimi tercih değişiklerini okuyamadı..
Toplumun sosyolojik yapısı çoktan 'mutasyona' uğramıştı fark edemedi. Muhalefet demek 'karşıt kutup'demek. Elbetteözgürlük, insan hakları,adalet evrensel değerler. Kimsenin bunlara karşı diyeceği sözü yok..
AK Partinin yanlışlarına karşı, doğru adresin alternatifin CHP olduğunu anlatamadı. İç bükey politik anlayışı maalesef devam ediyor. CHP'de bu anlamda, 'karşı kutup' oluşturma özelliği eksik veya yok.
CHP'nin sözde değişim rüzgarlarının 'seçimi kazandıran' bir etki yapmadığı da açık seçik, 24 Haziran da görüldü...
İktidar alternatifi % 22'lerde gezinen oy oranları ile olunamaz. Bunu onlarda biliyor. Ya bu duruma razılar, bizleri kekliyorlar,ya da bu işi bilmiyorlar anlamı çıkıyor.
İşin gerçeği karşı merkez oluşturmaktan geçiyor. Yani,emekçiler,köylüler üreticiler.. Sendikalar ve diğer demokratik kitle örgütleri sürekli irtibat halinde olmak ve tezleri anlatmak gerekmiyor mu?
Dahası, iktidarın politikalarını eleştirirken karşıt alternatifini koymak zorundasınız..
Liyakat, lafta olmaz. Liyakatli olup olmadığını kim tespit ediyor, kim belirliyor? Sonra turnike yapmak zorunda kalırsınız.
Politikalarınızla toplumda tartışma yaratamazsanız, 'millet' tercihini iktidar dan yana kullanır. Bunu unutmayın..
Hep böyle olmuyor mu?

*****
Beş Yahudi'den öğütler..
(internet alıntısı)

1- Yahudi Musa insanlara; 'Sizin aklınız var. Neden köleliği kabul ediyorsunuz, aklınızı kullanın' demiş.

2- Yahudi İsa; 'Aklınız var, ama bunun yanında kalbiniz de var. Duygularınıza da önem verin' demiş.

3- Yahudi Marks; 'Aklınız var, yüreğinizin sesini de dinliyorsunuz, ama karnınız açsa neye yarar' demiş.

4- Yahudi Freud; 'Aklınız var, yüreğinizin sesini de dinliyorsunuz, karnınız da tok, ama seks hayatınız sakatsa neye yarar' demiş.

5- Yahudi Einstein ise; 'Bu yukarıda söylenenlerin hepsi İZAFİDİR' demiş.

Bizimkiler ne demiş olabilir?