Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları ile Senfoni Orkestrasının ortaya koyduğu çalışmalar hem kentte hem de ülke genelinde büyük beğeni ve alkış topluyor. Deyim yerindeyse Eskişehir'in sanatsal iki gözbebeği… Oyunlar ve sahneler hep kapalı gişe. Salgından dolayı sanatsal aktivitelerden uzaklaşmış durumdayız. Evde Kal çağrılarının yapıldığı şu günlerde Büyükşehir Belediyesi bu arşivlerini ülke genelinde ücretsiz erişime açamaz mı?
Milletçe sanata doysak fena olmaz mı? Bir Kanlı Nigar, Şekerpare, Lüküs Hayat, Bir Şehnaz Oyun, Ağır Roman, Nafile Dünya, Gergedan, Aslan Asker Şıvayk, Jean D'arc'ın Ölümü ve elbette ki diğerlerini tekrar izlesek fena mı olur?
Şehir Tiyatrosu arşiv oyunlarını ücretsiz erişime açsa da içimizi sanatın ışığı ile doldursak ne de güzel olur. Hem Eskişehir çok sevdiği sanatçılarına kavuşur hem de ülke genelinde tüm Türkiye, Şehir Tiyatromuzu daha yakından tanımış olur…
Şöyle Elif Meldalara, Sermetlere, Devrimlere, Mertlere, Elçinlere, Özlemlere, Emrelere, Sinanlara, Basrilere, Mustafalara tekrar bir doysak…
Ne özlendiler ne özlendiler…
Ahh ah!
***
EVDE KAL ÇAĞRISI NASIL KARŞILIK BULACAK?
Virüs salgınından dolayı herkese evde kal çağrıları yapılıyor. Salgının daha geniş kitlelere yayılmaması ve kontrol altına alınması için de herkesin evde kalması zaten zorunlu olarak görülüyor. Ancak ne yazık ki evde kalmanın da bir maliyeti var. Çünkü insanlar çalışmak ve günlük harcamalarını karşılayacak gelir kazanmak zorunda. Dolayısıyla evde kalan insanların gelirleri ne olacak? Bu çalışılmadan geçen günlerin karşılığı nasıl alınacak? Buna yönelik herhangi bir karar ve uygulama yok.
Ülkede zaten ticaretin durması ile özellikle turizm ve hizmet sektöründe ücretsiz izne çıkarılmalar ya da 'home ofis'e dönen firmalarda ücretlerin yarıya indirilmesi gibi uygulamalar başladı. Bunun insanlarda ciddi bir harcama sıkıntısı yaratacağı ve zorunlu ihtiyaçlarını bile giderecek gelirden yoksun kalacakları ortada. Sosyal devlet ilkesi gereğince bu sorunun işveren-işçi ikileminden çıkartılarak devlet fonlarınca karşılanması şart görünüyor. Durum böyle olunca emin olun zaten kimse sokağa çıkmaz ve evde kal çağrıları karşılık bulur. Aksi durumda her gün işine gitmek zorunda kalan insanlar var oldukça bu çağrılar çok da karşılık bulmaz. Zorunlu evde kal çağrısına uyan kesim de ya ücretsiz izne çıkartılanlar ya da ücret kesintisine uğratılanlar olur.
Bu işin ekonomik ve hane halkı geliri boyutu... İşin diğer bir diğer boyutu da evde kalmanın cazip ve çekici hale getirilmesi yönü var. Yani sosyal boyutu… Çünkü insanların alışkanlıkları, yapıp etmeleri, günlük iş rutinleri, sosyal ve özel hayatları içine sığdırdıkları onlarca farklı aktivite var. Bunların hepsinden tamamen muaf olmak çok da kolay değil. Her gün kahveye gidip arkadaşları ile okey oynayıp sosyalleşen biri ile örneğin her cuma akşamı Senfoni Orkestrasını canlı izleyen kişilerin bu alışkanlıklarını kırmak nasıl olacak?
Çok kolay değil.
***
ZAMAN HAKLI ÇIKARDI
Günümüzde hala dijital dünyanın önemini kavrayamayan çok ciddi bir yönetici kitlesi vardı. Bu salgın o kitleye çok sağlam bir tokat vurmuşa benziyor. Çok değil bundan 3-4 yıl önce tüm yapılan bu işlerin evlerden yapılabileceğini söyleyenlere ayak diretenler, bugün o işleri evden yaptırmaya başladı. Zamanın en büyük silah olduğu bu sefer zorunluluktan dolayı bir kez daha öğrenildi.
***