Zor ve sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz. Seyahat edecekler için özellikle akaryakıt zamları can sıkıyor.

Sıla özlemi çekenler, 'Yaz gelse de köyüme kentime gideyim' diyen vatandaşlar kara kara düşünüyor.

Kolay değil!

Akaryakıta zam gelince iğneden ipliğe her şeyin etiket fiyatı değişiyor.

Peki böyle zamanlarda yetkililer kamu kaynaklarının kullanımı adına tasarruf yapması gerekiyor.

Yaşı uygun olanlar hatırlar. Eskiden böyle zamanlarda ekonomik kriz olunca hükümetler 'kemer sıkma' adını verdikleri tasarruf tedbirleri alır halka açıklardı.

'Kemerde sıkılacak düğme kalmadı' diye muhalefetin söylediği ironiyi dinlemekle geçti yıllar.

Bu sayede hükümetler, deyim yerindeyse kamuda tasarrufa giderek milletin boğazından, yaşam tarzından, maaşından, vergisinden kesip kaynak yaratmaya çalışırlardı.

Başka da çare yoktu. Halkın fedakarlık yapması istenirdi.

Bugün…

Yaşadığımız gerçekler acı faturayı önümüze koyuyor. Yapılması gereken başta kamu idaresi olmak üzere özel sektör dahil ciddi anlamda tasarruf tedbirleri alınmalıdır.

Maalesef tasarruf noktasında çok eksiğimiz var!

Sayın Cumhurbaşkanımızın konuyla alakalı en son 2021 tarihli bir genelgesi var.

İçeriğine biraz baktığımızda kamu kaynaklarında savurganlığı, harcamaları kontrol altına alan hükümler içerdiğini görmekteyiz.

Birkaç örnek vermek gerekirse;

Genelgede 'Kamu kurum ve kuruluşlarının hizmet içi eğitim, konferans, seminer, çalıştay, sempozyum, toplantı, organizasyon ve benzeri her türlü faaliyetlerinin uzaktan erişim yöntemleriyle yapılması esastır. Söz konusu faaliyetlerin yüz yüze yapılmasının zorunluluk arz ettiği durumlarda öncelikli olarak kamu tesislerinin kullanılması' belirtilirken okuduğumuz haberlerde bazı kurumlar beş yıldızlı otellerde toplantılar yapıldığını basından okuyoruz.

Aynı genelgenin devamında 'Özellikle kamu kaynaklarının maksadına uygun azami tasarruf prensiplerine riayet edilerek kullanılmasının her kamu kurumu ve görevlisi için görev ve mecburiyet olduğu'nun altı çiziliyor.

Ayrıca harcamalarda tasarruf sağlanması, bürokratik işlemlerin azaltılması, kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanımı öne çıkarılıyor.

Düşünüyorum da böyle genelgeler açıklanır açıklanmaz bürokratlar, yöneticiler heyecanla 'tasarruf uygulayalım' diyorlar ve başlıyorlar uygulamaya.

Ancak aradan birkaç hafta geçtikten sonra heyecanlarını yitirip eski düzene geri dönüyorlar. Birçok kural zamanla bu şekilde uygulanamaz hale geliyor. 

Akaryakıt zamlarından bahsederken kamunun araç sayısı ne kadar biliyor musunuz?

Yaklaşık 115 bin civarında.

Avrupa'da bir çok ülkenin iki üç katı bu sayı.

Vatandaşın ödediği vergilerden toplanan gelirle deposu dolan bu araçların yaktığı mazot, benzin hepimizin cebinden çıkıyor!

Mazotun, benzinin litre fiyatının 30 TL'yi geçtiği bugünlerde en büyük tasarrufun kamu araçlarında özellikle makam araçlarında yapılması gerekmiyor mu?

Dolayısıyla kamuda ki olası savurganlıklar, aşırı yakıt tüketimi, sosyal adaleti engellemekte ve ekonomik krizleri tetiklemektedir.

***

Tasarruf ama her alanda tasarruf yapılmalı.

Adaletli olarak.

Aklıma gelmişken meclis lokantasında ki yemek fiyatları!

Her ne hikmetse yıllardır bu konu yazılır çizilir ama sonuç değişmez. Millet bir tabak yemeği zamlarla birlikte bugün 35 TL'ye yerken vekili mecliste aynı yemeği 2,0 TL gibi komik bir ücrete yiyor!

Yukarıda dedik ya faturayı hep gariban ödüyor.

Merak edip ülkemizde tasarruf oranları nerelerdedir diye bir araştırma yaptığımızda gördük ki rakamlar iyi değil.

Türkiye İsrafı Önleme Vakfı, 2022 İsraf Raporu'na göre ülkemizde, milli gelirinin yaklaşık yüzde 15'ini israf ediliyor. Bunun rakamsal karşılığı 1 trilyon 81 milyar liraya denk düşüyor. 

Araştırmanın devamında Türkiye'de hiç tasarruf yapmayanların oranı %34 olarak hesaplandı.

***

Tasarrufun karşıtı israf.

Dolayısıyla hadisenin maddi olduğu kadar birde manevi boyutu var.

İsraf, bir kaynağı lüzumsuz yere, gereğinden fazla harcamaktır. 

Peygamberimiz konuyla alakalı şu sözleri aslında her şeyi özetliyor: ' Nehrin kıyısında abdest alsanız suyu israf etmeyin.'

Ölçüdeki inceliğe bakar mısınız!

Nehirde su çok olabilir, ama bir insan bir kere gereksiz olarak bol harcamaya alışırsa, suyun az olduğu yerde de çok harcar ve işte israf alışkanlığı böyle oluşur.

Yüce dinimiz İslam'da tasarruf helal israf ise haramdır. Bu durum yalnız kamu kurumları için değil, herkes için geçerlidir.