Eskiden, evlerin en müstesna yerinde, bilhassa kullanımı anneler tarafından kısıtlandırılmış salon takımlarının en göz değmez kısmında yer bulurdu kendine fotoğraf albümleri. İçinde mutlu anların sayılı, özel kareleri olurdu. Eve bir misafir geldiğinde, o albüm bir itina ile yerinden alınır, anılar tazelenir, geçmişe keyifli bir yolculuk yapılırdı hep birlikte. Düğünlerden, yeni doğan çocuğun sevincinden, anne babayla, dostlarla güzel zamanlardan notlar düşülürdü o albümlere. Onlar gerçektiler...

Ya şimdi?
O fotoğraf albümleri, akıllı telefonların bilmem kaç GB'lık hafızalarında yerleşik artık. Ama yerlerini yadırgadıkları da aşikar... Sosyal medyaya bir an bile tereddüt edilmeden servis ediliyorlar. Sonra da bırakın eşi dostu akrabayı; hiç tanımadığınız, tanısanız da bir daha görmek istemeyeceğiniz binlerce insanın beğenisine sunuluyor o mış gibi hayatlar... Eskiden sadece ailemizin ve yakın bildiklerimizin görebildiği o fotoğraflar şimdi hiçbir duygusal paydaşlığı olmayan yüzlerce binlerce insanın elindeki telefonlarda.
Sizce de garip değil mi!
Cevabınız hayır ise devam edin lütfen...
Sosyal medya hesapları, kişisel gazetelerdir aslında. Eğer sizin gazetenizde sadece magazin ve arka sayfa haberleri varsa üzerinde biraz düşünmek gerekmez mi sizce?
Çocuğunun fotoğraflarını kendi sosyal medyasında paylaşanlar, garipsenmesi olağan durumlardan birinin daha faili olmuyor mu sizce? Fotoğraflarını amaçsızca paylaştığın o çocuk ileriki yaşlarında, zihni idrak etmeye başladığında, ya size sorarsa; ''niye benim fotoğraflarımı paylaştın , hiç tanımadığım kimselerle'' diye.
Ne cevap vereceksiniz. Cidden merak ediyorum.

Bir kadın eşine özel yaptığı olası özel bir akşam yemeğini neden sosyal medyasında herkesle paylaşır! Bir erkeğin eşine aldığı sürpriz ve özel olması gereken bir hediyeyi, daha eşi görmeden sosyal alemde beğeniye sunması nasıl bir telaşla açıklanabilir. Eşler özellerini paylaşmada niye bu kadar ısrarlılar. Bir aileyi neredeyse tümüyle sosyal medyada görünür kılmak nasıl bir psikolojinin yansımasıdır! Bilmek isterdim.
Sosyal medyada mış-miş üzerinden bir dünya tezahür ediliyor çoğunlukla. Öyleymiş gibi yapmak...
Olduğundan daha güzel,
Olduğundan daha yakışıklı
Oscarlık mutluluk oyunları,
Az önce kavga kıyamet, az sonra ekranda mutlu birliktelikler... .



Ayrılıklar, boşanmalar artıyor arttıkça, lakin sosyal medyaya bakarsanız herkes çok mutlu alabildiğince...
İşte bu bir İLLÜZYON...



Albüm

aile albümüne bakıyorum
bir solukta
renkten renge giriyor siluetim
bir anda
biraz hoşluk
biraz boşluk var kalpte haliyle
son tahlilde
gözyaşım yine pasaport kontrolünde
ha geldi
ha gelecek
onu silmek için bekleyen bir elden habersiz…

Ekim 2018...Ankara
''inciraltı''