Bir seçim daha bitti.
Seçilmek adına söylenenler geride kaldı, artık bitti.
Herkes sonuçları kendine göre değerlendiriyordur.
Kimi iyi oldu derken, kimi kötü oldu diyordur.
Kimi kazanmanın mutluluğunu yaşarken, kimi kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyordur.
Benim söyleyeceklerim, seçim sonucuyla ilgili değil.
Artık, aydınları, üniverisite mezunlarını dinlememizle ilgili.
Çocuklarımızı okutmak için bir çok şeyden vazgeçeceğiz, fedakarlık yapacağız. Çocuklar üniversitelerini bitirecekler, ailelerine seçmek ve seçilmekle bildiklerini anlatmaya çalışacaklar ancak çocukların söylediklerini hiç dikkate almadan, seçimlerde bildiğimizi okuyacağız.
Bu kabul edilmez bir paradoks ülkemizde.
Geldiğimiz noktada, ülkemiz insanlarının artık kendilerini sorgulamanın gereğine önem vermeliler..
Mesele, sizlere defalarca hatırlatılan, yanlış yapıyorsunuz denildiğinde bu eleştirileri yapanlara tüm gücünüzle karşı geldiğiniz üzerine gittiğiniz kişilerle ilgili.
Özür dilerim hata yapmışım diyerek geçmiş dönemde yapılan haksızlıkları, yanlışları sıfırlamak mümkün mü? Mümkün değil ! Sizlerin canını acıtan birisi, 'özür dilerim dese', siz özür dileyeni affeder miydiniz?
Peki, haklı eleştirileri bile bile hiçe sayarken, kaybettiklerimizin hesabını kim verecek?
Ülke olarak geldiğimiz noktanın nedeni' seçilenler değil, seçenlerdir.'
Sorarım sizlere; geçmişin hesabı kapatıldı mı? kapatılacak mı? Bilinmez.
Sorarım size; şu anda yapılmakta olan yanlışlar için kim kimden hesap soracak, sorabilir mi? Bilinmez.
Gelecekte yine, yeni yeni yanlışlar ortaya çıkacaktır.
O zaman buna cevap verecekseniz; demelisiniz ki;
Kararı biz verdik, oyu biz attık, biz seçtik, seçtikleriniz de ciddi hatalar yapıyorsa seçen sizsiniz, bilin ki, sorumluluk sizindir.
Artık sorumluluğu üzerimize almayı öğrenmeli.
Sakın adalet demeyin, zira gecikmiş adalet, adalet değildir.

Yanlışın yanında olan, beyler, hanımlar,
Bilin ki; Sizlerden adalet beklemiyoruz!
Aynı otobüsteyiz, sizlerin duygularınızla seçim yapmanız yüzünden, birlikte ciddi sıkıntılar yaşıyorsak eğer, en azından suçu onun bunun üzerine atmayınız.
Çözülemeyen sorunlar hala devam ediyorsa, bizleri, yani aydınları suçlamaya çalışmayın.
Bu bir okuma meselesi, okuduğunu anlama meselesi, eğitim meselesi.
Okuma yazma bilmeyenle, bilen aynı olmaz.
Yaşam için herşeyi paylaşalım, bunda sıkıntı yok,
Paylaşırken aşımızı, işimizi eşit bölüşelim bunda da sıkıntı yok,
Ancak okuma yazma bilmeyenin oy hakkı olamaz.
Okuma yazma bilmeyenler, bilmediği bir konuda bir adım geride durmayı öğrenmeli.
Herkes işini yapmalı;
Doktor varken, ameliyatı doktor yapacak, okuma yazma bilmeyen susacak ve geride duracak.
Mühendis varken, evin inşaat hesaplarını mühendis yapacak.
Öğretmen varken, dersi öğretmen verecek.
Esas demokrasi budur.
Kim ki, okuma yazma bilmeyene oy hakkınızı elinizden alıyorlar diyorsa, esas yanlışı bile bile baştacı eden odur.
Bunu söylüyorsunuz da neden yönetimlerin seçiminde doktorun, mühendisin, iktisatçının, öğretmenin,... söylediklerini dikkate almıyorsunuz.
Diplomaya saygı gösterin artık.
Diplomaya saygı gösterin ki yanlış ile doğru karışmasın.
Kimse bunu karıştırmaya cesaret etmesin.
Sevgiyle kalın