Hep merak etmişimdir;
Bizim batılıdan farkımız ne,
Neden batı ülkelerinde istikrar ve huzur hakim,
Neden batı zengin,

Batı sadece kendi ülkesini düşünür, kollar ve korur.
Bunu yaparken kimseyi düşünmez, düşünmeyi bırakın başka ülkelerin zor durumundan kendi ülkesinin menfaati gereği yararlanır.
Ülkelerinin zenginliğinin devamını sağlamak için, acımasızca ne yapılması gerekiyorsa onu yapar.

Sözde şimdilerde bizlere dost görünen batı zamanında ülkemize el atmayı kafaya koymuştu.
Kurtuluş savaşımızdan sonrası ülkemizin olumlu gidişatından memnun olmayan batı, beklemiş, uygun ortamı hazırlamış, arkadan planladıkları ne varsa hepsini sıraya koyup yavaş yavaş uygulamıştır.
Asrilik (modernlik), demokrasi laflarıyla istediklerini yapmak üzere ortam hazırlayan sözde dost batılı güçlerin planları oldukça basittir;
Bir taraftan halkı lükse alıştırmak, diğer taraftan halkın birbirine olan bağlılığını zayıflatmak.
Kızılderili bir bilgenin dediği gibi;
'Önce bizi tütüne alıştırdılar sonra da sigaraya şimdi sigara almak için mahsulümüzün çoğunu verir hale geldik,
Yetmeyince borç verdiler
Borçları ödeyemeyince topraklarımızı sattık,
Şimdi kendi toprağımızda ırgatlık yapıyoruz.'

Batı kafasına koyduğunu önce planlar. Bu planlar bir tane de değildir. A planı, B planı, C planı…
Planlardan en uygun olanı uygulamaya koyar, olmuyorsa diğer plana geçer, olmuyorsa bir diğerine, sonuçta amacına ulaşır.
Bu planları devreye aldığında mutlaka o devlet içinde yardakçılarını, destekçilerini oluşturur, onlardan gerekli olanları devletin en önemli noktalarına getirtir. Artık ağını kurmuştur. Düğmeye bastığında tüm mekanizmaya hareket verir ve sonuç alana kadar bekler.
Aceleci değildir,
Heyecanlı değildir,
Ülkemiz ve milletimize yönelik planları yavaş yavaş uyguladılar.
Örneğin ülkemizde yabancı TV dizileri odamızı kadar girdiğinde bunu seyretmenin ne kadar sakıncası olacağını asla farketmedik.
Dizilerdeki yaşamlar ruhumuza kadar işlerken, bu yaşamların aile değerlerini, toplum geleneklerinin altına dinamit koyduklarını farketmedik. Ancak olanlar oldu toplum dejenere olurken önlem de alamadık.
Bizi millet yapan tüm değerlerimiz çöktü.
Şimdi bizlere neler oluyor, nasıl bu hale geldik diye dövünüyoruz.
Bunlar emperyalistlerin oyunu diyenlere kominist dedik, faşist dedik hatta anarşist dedik veya dememiz bir takım gizli ellerce sağlanırken hiçbir şeyi farketmedik.
Köylerde imece diyenlere, kooperatif kuralım diyenlere kominist dedik veya dedirttirildik. Kooperatifleri kuramadık.
Her evin traktörü oldu, yardımlaşma, dayanışma yerine ben, ben, ben kavramı yerleşti, borçlandık.
Pazarda tekelcilere, aracılara teslim olduk.
Meyve sebze tarlada 1 TL iken, manava, pazarda 5 TL ye satılıyor
Bu nasıl oluyor diyoruz?
Ne cevap var, ne de çözüm.

Çocuklarımız teknolojiyi kullanmayı öğrenmeli dedik,
Teknoloji kullanarak batıyı yakalayacağız dedik,
Her çocuğa bilgisayar dedik,
Çocuklarımız cep telefonların oyuncağı haline geldi,
Bilgisayarlarda oynanan oyunların tutsağı haline geldi,
Anne babalar bilgisayar almaktan korkar hale geldi.
Şimdi artık bu yanlışlara dur deme zamanı geldi.
Hani tehlike anında aracını sert frenle durduran sürücü misali toplumumuzun geleceği için tüm yanlışlara karşı sert fren zamanı.
Demokrasi laflarını bilerek kullananlara karşı, halkımızı tüketim çılgınlığından çıkarma zamanı,
Birleşme, bütünleşmeyle birlikte örf adet, geleneklerimize sahip çıkma zamanı.
Tüm yanlışlara karşı dur deme zamanı.
Sevgiyle kalın