2019-2020 eğitim öğretim yılı birinci kanaat dönemi sona ererken eğitim öğretim ile ilgili duygu ve düşüncelerimi (Anne Baba Çocuk İlişkilerindeBakış Açısı Yaklaşımlarını)
işe yarayacağına inanarak üç bölüm halinde sizlerle paylaşıyorum.
(2. Bölüm)

Anlaşma, ortak tecrübe birikimiyle olur. Tecrübemizi çocuğumuzla paylaşalım.
Her tür çalışmaya buradan hareketle başlanırsa 'sosyal problemlerimiz' çözülür. 'Karınca kanatlanınca serçe olur.' hesabındaki çocuğumuzu biraz da onun gözüyle görelim. Belli konularda belli kurallar koyalım. Bu kurallara beraber uyalım. 'Cama bakanın camdaki kiri; camdan öte bakanın dışarıdaki güzellikleri gördüğünü' söyleriz. Güzelliğin bakan gözde olduğunu da biliriz. Güzel bakalım.
Soru sorma ve sorulara cevap verme esaslarını daha iyi kavrayalım. Neyi, niçin, ne zaman, nasıl, ne kadar yapmamız gerektiğinin farkında olalım. İnat, inatla yenilmez. İnatlaşmayalım.
Anlamanın, dinlemenin ve de anlatmanın tek yolu iletişim; iletişimin esası da empatidir. Hayat yolundaki arkadaşımızla iletişim sağlıklı olursa mutluluk ve başarının bizimle beraber olacağını biliyoruz. Bu bilgiyi gündelik hayatta kullanabilmek için öncelikle problem çözmeyi değil problemi önlemeyi öğrenelim.
Eleştirmeyelim. Hep eleştirirsek sevmeye zamanımız kalmayabilir. Daima olumsuzu görmeyelim. Olumsuzun olumluyu hep aşağıya çektiğini bilerek olumsuzluklardan uzak duralım.
Anne- baba herkesin yerini alabilir ama kimse, anne babanın yerini alamaz. İletişimde ailenin eğitici rolü yadsınamaz. Anne babalar, çocuklarına öncelikle ve sadece 'anne - baba' olmalıdır. Çocuk, anne babayı aramak zorunda kalmasın. Bilelim ki bu, bir sabır işidir.
Kendi amaçlarımız ile çocuğumuzun amaçları birbirine karışmasın. Hedeflerimizi belirlerken objektif olalım; açık davranalım. Hedefi olan, hedef belirleyen insan olmanın çok zor olmadığına inanalım.
Sorumluluğun önem ve değerini gündelik hayatımıza yansıtalım. Haklarımız ve görevlerimizin dengeli olması gerektiğini unutmayalım.
İnsanları birbirine yaklaştıran iki temel ögeden birinin savaş diğerinin de eğlence olduğunu biliyoruz. Yine biliyoruz ki eğlence, hayatımızın vazgeçilmezidir. Eğlenceye ayıracak süreyi iyi belirleyelim.
Zamanı biz yönetemezsek zamanın bizi yöneteceğini akılımızdan çıkarmayalım.
'Aşağıdan bakıldığında çok yüksek görülen dağın zirvesine çıkınca onun tepeden farksız olduğunu anlarız.' Bunun böyle olduğunu bilelim. Bilmek yetmiyor; bunu, somut örneklerle çevremize anlatalım.
Çocuğun ya da anne babanın arkadaşı, onun en büyük destekçisi olabildiği gibi en büyük kösteği de olabilir. Bu itibarla hepimiz arkadaş seçimini iyi yapalım. Arkadaş belasına uğramayalım. Arkadaşlar kavun gibidir. Bir iyi için birçoğunu koklarsınız. Arkadaşlarla 'arkadaş' sınırını iyi çizilelim. Anne babamızı 'arkadaş' gibi görelim ancak onların öncelikle 'anne - baba' olduklarını hep hatırlayalım.
Ödül ve ceza dengesini kuralım.
Birbirimizle beraber yaşamaktan mutlu olalım.
Çevremizdeki akıllı kişiler, bize yardımcı olur. Yardımcı olmak ve yardım almak, insanî olmaktır. Yardım için sevgi saygının esas olduğunu gözden uzak tutmayalım. Hatırlayalım: 'Araba devrilince yol gösteren çok olur.'
Birbirimize anlatalım; bilemediklerimizi öğrenmek/öğretmek için çaba gösterelim. Birbirimizin hem yaptığı işi hem birbirimizin kişiliğini sevmeye çalışalım.
Bir anlamda cesaret, biraz daha fazla dayanabilmektir. Birbirimizi cesaretlendirebiliriz. Bu, bir yardımdır. Bu yolda hatalarımız olabilir; hatalardan ders alalım.
Çocuğun eksiği, ana babanın eksiği; ana babanın eksiği de çocuğun eksiği… Birbirimizi tamamlayalım, birbirimiz anlayalım. Çocuk ana babayla güçlü; ana baba çocukla daha güçlü…
Engellerle karşılaşabiliriz. Problemlerimiz dayanılamaz olabilir. Hayat çekilmez olur belki de.
Problemlerin güçlüğünden korkmayalım. Güç olmasa o, zaten problem olmazdı. İçimizdeki gücü harekete geçirelim.