Türkiye'nin dış siyasette karşılaştığı ne varsa 'ateş çemberi' içinde olduğumuzu söyleyebiliriz.
Bir tarafta Avrupa Birliği ve Yunanistan diğer tarafta Fransa, Rusya, ABD ve Suriye.
Tek başımıza mücadele ediyoruz.
Tıpkı Kurtuluş Savaşında olduğu gibi.
Dostumuz bir iki tane, düşmanımız çok.
Objektif olmak objektif kalmak dünya için artık hayal.
Devletler, durumlarına göre pozisyon alıyorlar.
Kuvvetler dengesi ve menfaat ülke kararlarını belirleyen tek faktör.
Türkiye haklı diyen bir ülke hariç kimse yok.
Adeta haçlı seferleri hortladı.
Ülke olarak artık yalnızız.
En önemli sıkıntımız, dünya medyasının da taraflı ve yönlü olması.
Örneğin Azerbaycan haberleri gerçeklerin ışığında yer almıyor.
Çember dar artık sığmıyoruz.
Bir şeylerin değişmesine gerek var.
Dış siyaset, baştan aşağı değişmeli.
Dış siyaset, kişilerin kararlarına bağlı olmamalı.
Dış siyaset devletin ortak menfaatlerine bağlı şekillenmeli.
Ülkemizin güneyi hem denizde hem de karada yeniden şekillenmeli. Sınırlardan bahsetmiyorum.
Özellikle Suriye için, toprak bütünlüğü korunmalı ancak demografik değişime engel olunmalı.
Suriye'den göç edenler kendi ülkelerine geri dönmeli.
Akıl ve mantık çerçevesinde Esat ile bir şekilde anlaşmaya varılmalı.
Mısır ile dostluk çerçevesinde konuşulmalı, anlaşılmalı.
Libya ile ilişkilere devam edilmeli.
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile iyi ilişkilere devam edilmeli.
İsrail ile ilişkilere başlanmalı.
Yunanistan'a taviz verilmemeli.
Sevgiyle kalın