Aman Allah'ım aman.
İnsanoğlu ne de çok, durmadan, saatlerce aynı tempoda öksürebiliyor böyle. Organizma, dur durak bilmeden değişik tonlarda nasıl da saatlerce gaz çıkarabiliyor böyle.
Nasıl dayanıyor vücut buna nasıl.
Dayanıyor dayanmasına da bir de onu çekene sorun hele.
Denge bu demek değil mi sizce de. Vücut, dengeye geliyor zamanla işte. Ya gelmezse, ya gelemezse ya bir tik tak eksik, ya yetersiz olursa.
Aklı baştan almanın bir provası mı yoksa bu tik tak(lar)…
Değildir, inşallah değildir de ya öyleyse …
Sağlıklı günler diliyorum hepinize.
İnsan hem nasıl üşür, titrer; hem de aynı anda yana yakıla buğu çıkar her yerinden hem de öksürür biteviye.
Etin kemiğinden ayrılıyor. Eklemlerin lime lime dökülüyor adeta.
İmtihan bu imtihan... Evet, imtihan.
Aman, el aman! Şifa senden Ya Şafi!
Yazı, kışı, gecesi, gündüzü, çocuğu genci, yaşlısı olmuyor bunun.
Sormadan, araştırmadan geliyor. Kimden, nereden, niçin, nasıl geldiğini gizliyor adeta. Geliyor; vuruyor, vuruyor; gidiyor sonradan da …
Gözleri açabilmek ne mümkün… Gönül zaten yorgun... İçimizdeki azıcık umut ışığının şavkı da azaldıkça azalıyor.
Üzerinize afiyet; 'grip' alt etti beni de.
İyice sarstı, sarsıyor; inşallah yakamı yakın zamanda bırakır.
Hekimi, doktoru, reçeteyi, ilacı, beslenmeyi, kendimizi niçin korumak gerektiğini böyle bir hal başımıza gelmeyince maalesef daha iyi anlayamıyoruz.
'Hastalık okkayla gelir, dirhemle gider.' derler ya işte öyle bir şey.
İnşallah hepimiz, az bir sarsıntı ile atlatırız.
Kanuni Sultan Süleyman (1495-1566)'ın
'Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi' beytini her zaman desek, okusak, okutsak da gerçek anlamını yaşamadıkça kavrayamıyoruz bir türlü.
Sağlığın kıymetini hastalanmadan da bilebilmek mümkün...
Sağlığı koruyabilmek için hastalık bir bahane mi sizce de.
Afiyet üzere kalınız efendim, afiyet üzere kalınız.