Bir 'şey' yetiştirmek önemlidir.
Bir ürün ortaya çıkartmak, herkesin beğendiği, sevdiği bir 'şeyi' hele ortaya çıkartmak alkışlanası bir hareket, bir olaydır.
Bu yetiştirilen 'şey' bir çocuk ise olay daha da büyük bir hale geliverir hemen.
Bir çoğumuz bu bahse konu olan 'şeyi' yetiştiriyoruz da yetiştiriyor muyuz, acaba?
Nasıl bireyler çıkıyor ortaya, vatana millete hayırlı 'şeyler' ortaya çıkıyor mu?
Ne dersiniz?
Elbette, evet dediğinizi duyuyorum.
Ben size ben de dahil belki desem, hayır desem, ne dersiniz acaba…
Efendim bunlar 'z' kuşağı, bunlarla baş olmaz, bunlar böyle…
Son zamanlarda en çok duyduğum klişe cümle…
E peki ne oldu da bu 'z' kuşağı böyle oldu, genler mi değişti.
Anladık dünya değişti de böyle mi olması gerekiyordu?
Tamam, daha akıllı olsunlar, daha pratik olsunlar, daha çok yeni aletlere yatkın olsunlar da böyle mi olsunlar…
Şöyle biraz aynayı tutalım kendimize, bu nesile nasıl davranıyoruz, bu 'şeyleri' nasıl yetiştiriyoruz.
Deyim tam yerinde 'el bebek, gül bebek' Acıkmadan yediriyoruz, susamadan su içiriyoruz, üşümeden giydiriyoruz. Hem de zorla, peşlerinde koşarak… Çocuğum ye, bak yemezsen anne çok üzülür. Aman çocuğum su iç, sana janjanlı suluk aldım bak! Sakın üşüme, aylardan temmuz ama ne olur ne olmaz yanımıza kışlık bir şeyler alalım, çocuk yazlıkta üşümesin…
Bu çocuk hiç üşümedi ki açıkta kalanın halinden anlasın, hiç acıkmadı ki aç olanı düşünsün, susuzluk ne, nerden bilecek. İstemeden alıyoruz, kazanmadan harcatıyoruz, avuç dolusu, kıymeti nerden öğrenecek, değeri nasıl bilecek, eskiyi yeniyi nasıl ayırt edecek…
Büyükleri peşinden koşan adam olarak görüyor, neden saygı duysun ki, komşunun çocuğunu kendisine rakip olarak görüyor, onun bisikleti 32 vites, onun bilgisayarı 2 bilmem kaç terabayt, onu neden sevsin ki. Çevreye duyarlı olsunlar diye okullara dersler koyuyoruz, bizi çöpümüzü komşunun bahçesine atarken gören çocuk neden çevreye dikkat etsin ki… Okullarda enerji haftaları var, evlerimiz ışıl ışıl! Salonumuzda 25 spot, mutfağımızda 55 led! Sonra çocuğum, lambayı söndür…
Müsrifmiş, duygudan yoksunmuş, halden anlamıyormuş, sosyal değilmiş, çevreye duyarsızmış.. da niyeymiş? Cevap hazır ve kolay: Efendim bunlar 'z' kuşağı ! Hiç kaçmayın, bu kuşağı siz yarattınız, biz yarattık, el birliği ile… Çocuk denize girdi, daha sahile ayağını basmadan havluyla koştuk, gık dedi su verdik, gak dedi çikolata bastık, dedesinin sırtına bastı aman ayağına bir şey oldu mu dedik, en organik sütü biz içirdik. Zorla uyuttuk, hem de akıllı telefon melodileriyle, 'a' dedi aman Allah'ım mucize dedik, en yakışıklı sensin, en güzel sensin dedik. Birle biri topladı benim çocuğum akıl küpü dedik, topa tekme attı diye çok spor ruhlu, sporcu dedik, 2 nota öğrendi diye evlere süs gitarları, süs piyanoları aldık. Takla attı diye benim çocuğum çok kabiliyetli dedik,
Dedik te dedik, benim çocuğum çok farklı dedik, özel okullara kucak dolusu paralar ödeyerek okul manyağı yaptık, sınavda başarılı olacak diye, kurslar hocalar tuttuk, evlere kapattık, ilk 5000 e girdi diye en iyisi zannettik. İşe girdi ondan çok biz sevindik, şirketi o kurtaracak diye, maaş aldı üstüne biz para verdik. Kıtla kanaat getirdik, abarttık, ona; kıymeti bilinmeyen, hatta 'bunu mu aldın' denilen, ev aldık, araba aldık.
Şimdi de durmuş, bunlar niye böyle diyoruz. Bu duruma şükredin böyle devam edersek daha da beteri gelecek. Biz böyle devam etmekten vaz geçmediğimiz için onlarda bu durumun farkına bile varamayacaklar ne yazık ki… Korkuyorum daha ne olacak diye. 'z' dedik biz kurtardık da, alfabede harfler de bitti, bizden sonrakiler bu duyarsızlığa, bu kıymetsizliğe acaba ne diyecekler…