'Çiftçiler tarlalarını ekebilmek, tohum alabilmek için tarlasını, traktörünü satıyor. Her şeyi özelleştirdiler, tohumu bile ithal ediyoruz. Böyle olunca da meyve ve sebzeye de zam geliyor. Esnaf zor durumda, iş yerlerini kapatmak zorunda kalıyor. Gençlerimiz işsiz. İnsanlar çöpten ekmek topluyor. Tüm bunların sebebi de AKP'nin yanlış ekonomi politikası'

Yukarıdaki cümleler Odunpazarı Belediyesi Başkanı Kazım Kurt'a ait. Başkan Kurt, seçim için gittiği her yerde vatandaşların ekonomik talepleri ve şikayetleri ile karşılaşıyor. Sadece Kurt mu? Büyükerşen ve Ataç başta olmak üzere tüm siyasilerin hatta AK Parti temsilcilerinin bile karşılaştığı gündem bu. Hatta önceki gün AK Parti Odunpazarı adayının esnaf ziyaret görüntülerinde de esnafın buna benzer serzenişine şahit olduk. Her ne kadar AK Parti kanadı 'seçilince düzelteceğiz, 10 bin iş' gibi vaadlerde bulunsa da gerçeklere dönmek ve yüzümüzü ortaya çıkan bu tablosunun nedenlerine çevirmemiz gerekiyor.

Hükümete yakınlığı ile bilinen bir haber kanalında bile önceki gün halkın en önemli sorunu nedir? Anketinde birinci sırayı işsizlik ve enflasyon aldığı açıklanmıştı. Tabii bu kendiliğinden durduk yere olmadı. İşsizliğin doğmasında da, enflasyonun ortaya çıkmasında da, halkın cebinin delinmesinde de, mutfakların yangın yerine dönmesinde de, gıda fiyatlarının ateş pahası olmasında da bir neden yatıyor.

İşte o neden Kazım Kurt'un yukarıda kısaca ifade ettiği durumdan kaynaklı;

Eğer, çiftçiler tarlalarını ekebilmek, tohum alabilmek için tarlasını, traktörünü satıyorsa her şeyi özelleştirdikleri için…
Tohumu bile ithal ettikleri için…

İşte bu yüzden meyve ve sebzeye de zam geliyor, esnaf zor durumda kalıyor, iş yerlerini kapatmak zorunda kalıyor.

Gençlerimiz işsiz. İnsanlar çöpten ekmek topluyor.

Tüm bunların sebebi de yanlış ekonomi politikası…

Ne yazık ki bu durumun iyileşmesi adına ortaya konulan önlem politikaları da çiftçiye, üreticiye 'balık vermek' üzerine kurulu. Yani üretemeyen, zor durumda kalan çiftçinin sürdürülebilirliğini arttırmak adına politika üretmek yerine onlara kredi vermeyi, ödenmeyen kredi borçlarının erteleyip yeni faizlerle borçları tekrar yapılandırmayı önlem olarak gören bir anlayış sergileniyor. Oysa yapılacaklar çok belli; üreticiye, çiftçiye 'balık tutmayı öğretmek.'

Yani, sürdürülebilir tarım politikaları adına tarımda ithal ürünleri kısıtlamak, tarımsal üretimi teşvik etmek, üretimi planlamak, kontrol etmek ve tarım alanlarını çoğaltmak gerekiyor. Eğer bunu yapmazsak hem yediğimiz domates, biber, patlıcan, elma artık ithal tohumlardan üretilmiş ürünler haline dönüşecek hem de gıda tamamen endüstrileşmiş bir durum haline gelecek. Bu durumdan ise en çok halk etkilenecek, vatandaş etkilenecek.

Bakın ülkenin içinde bulunduğu durumun nedeni ve çözümü tamamen bu nedenden kaynaklı…