ÇÖPLERDEN ELEKTRİK ENERJİSİ ÜRETİMİ VE KATI ATIK GERİ DÖNÜŞÜM TESİSİ HİZMETE AÇILDI...
Dünya çok değişiyor. Şehirler artık, nitelikleri ve yaşam standartları ile ölçümleniyor.
Yaşanabilir şehirler kategorisinde Eskişehir'in ilk sıralara çıkmasının temel nedeni bu...
Yani sosyal politikalar, sosyal yaşamı ilgilendiren sanatsal faaliyetler, imarlaşma, ulaşım ,altyapı ve çevre duyarlılığı, enerji kullanımın kalitesi ve evsel atıklar ile bunların değerlendirilmesi..
Avrupa kenti denmesinin nedeni bu. Şehir neden? turist çekiyor zannediyorsunuz...
Farkında değilsiniz belki. Eskişehir Büyükerşen'le birlikte nitelik değiştirdi. Yaptığı bütün işler bir plan ve program çevresinde yapılıyor...
1999'dan bu güne kadar bütün,'stratejik planları, performans programları' zahmet edip bir inceleyin.
Kaynakları bir kenara koyun...
Ne?İşler başarılmış analizini bilimsel bir gözle değerlendirin.
İnanılmaz bir dönüşümün nasıl? Gerçekleştiğini göreceksiniz. Bunları görmezden gelemezsiniz. İstediğiniz kadar muhalefet edin. İstediğiniz kadar demagoji yapın...
Güneşi balçıkla sıvayamazsınız...
Bütün engellemelere rağmen MAKRO ölçekte büyük işlerin yapıldığını görüsünüz.
BİR HATIRLATMA...
Meclisleri uzun yıllardan beri izlerim. AK Partinin 2004 yılında Büyükşehir meclisinde bir Çevre mühendisi zannettiğim Profesör vardı...
Nazmi ORUÇ.

Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesinden emekli olmuştu...
Aydın Arat döneminde Büyükşehre çevre müdürü olarak atanmış, sonra AK partinin 2004 seçimlerinde Büyükşehir Meclisi üyesi olmuştu...
Çevre komisyonunda da görev yapmıştı...
Meclis toplantılarında yaşanılan olaylarla ilgili basında ismi çok geçti.
29 Mart 2009 seçimleri öncesinde, Nazmi Oruç AKP meclis üye listelerinde yoktu.
Bu durumda büyük sürpriz olarak yorumlandı.
'Nazmi Oruç niçin listelere alınmadı ki?' sorusu parti içinde cevap bulamadı. Öyle ya, koskocaman Profesör, Büyükşehir Meclisinde görev yapmış bu kez listelerde neden yer almamıştı? AKP Tepebaşı listesinin 14. Sırasına konulan eski Muttalip Belediye Başkanı, bu sıralamayı beğenmeyip, adaylıktan çekilince Oruç'a gün doğdu.
Boşalan 14. sıraya, Teşkilat aman dediler Nazmi Oruç'u koyalım... Seçimler yapıldı bitti.
AKP Tepebaşı'nda aldığı oy karşılığında, 14 Meclis üyesi kazandı.
Yani…
Nazmi Oruç, en başta konulmadığı listeye, sonradan 14. aday olarak seçilmiş oldu.
İşte Nazmi Oruç Büyükşehir Belediye Meclisi üyesi olduğunda, AK parti hem Tepebaşı hem de Odunpazarı Belediye başkanlıklarını kazanmış, büyükşehir Meclisi bugünkü gibi AK partililerin çoğunluğundaydı.
Büyükerşen'in şehri uçuracak olan bütün KENTSEL DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM projeleri ya engelleniyor,yada bütçelerine önemli kısıtlamalar getiriliyordu...
Büyükerşen'in, yalnızlaştırıldığı TEK BAŞINA MÜCEDELE ettiği bir dönemdi...
AK Partililer eleştirilerin politik olarak demagojik laflar üzerinden yapılıyor, ellerindeki kozları sürekli olarak engellemeler yoluyla gerçekleşmemesi için çaba gösteriyorlardı...
Sonra, bunu kamuoyuna açıklarken Büyükerşen ne yapıyor? Diye anti propaganda yapıyorlardı...
Çünkü ödenek ve mali yetersizliklerin yanında, merkezi bütçeden gelen paralarda da önemli kesintiler yapılıyordu...
İşte NAZMİ Oruç burada sahneye çıkarak, başkanlık faaliyet raporlarında eleştiriler yaparken, ilk önce kendisini porsuk uzmanı olduğunu, çevreci bir hoca olduğunu söyleyerek söze başlıyor ve Seyitgazi yolu üzerindeki Vahşi çöp alanında yer alan vahşi depolama alanlarını neden ISLAH edilemediğini eleştiriyordu...
Çöplüğün Fotoğraflarını çekip bunun üzerinden sözde politika yapıyordu. Halbuki bir çok AKP'li büyükşehir belediyeler, çöplerden elektrik enerjisi üretimi ve katı atık geri dönüşüm tesislerine Çevre bakanlığı çok önemli proje ve mali destekler verirken, Eskişehir Belediyesi bundan mahrum bırakılıyordu...
Belediyenin mali imkanları o adar kısıtlıydı ki, zaman zaman yaptığı ihaleler nedense gerçekleşmiyordu.
Çünkü hem gelişen yeni teknolojik gelişmelere uygun yapılmalıydı hem de çevreye uyumlu teknolojiler olmalıydı...
İşte gerçekleşen bu proje, gerçekten şehir için yapılan en önemli projelerden biridir...
O günlerde Nazmi Oruç'un 'çöp yakma tesisine' nasıl karşı çıktığını ve Çevreci sıfatı ile bu işe nasıl engel olmaya çalıştığını biz biliyoruz. Hatta AK Partili meclis üyelerine bu konuda brifingler veriyordu. Büyükerşen, bu tesisi gerçekleştirmek için içinde AKP'li meclis üyelerini görgülerini arttırsınlar diye, Avusturya'nın başkenti olan Viyana göndermişti.
Viyana kültür ve sanat merkeziydi...
Giderken, Nazmi Oruç Çevre komisyonu başkanı olmasına rağmen nedense bu ziyarete katılmamış, giden arkadaşlarına şunu söylemişti...
Aman ha. Hoca sizi kandırır. Gittiğiniz tesislerde şu soruyu sorun. Evsel atıklar, meyve sebzeler yakılıyor mu, nasıl yakılıyor?
Çevreye zararları var mı?
Gidenler, laboratuar ve deney merkezlerine gidince çok şaşırıyorlar!. Öyle, Şehrin göbeğinde bir çöplerden elektrik enerjisi üreten bir katı atık geri dönüşüm tesisi var hem de çevreye duyarlı. Yanında seralar var, çiçek üretiliyor...
Hayret ediliyorlar...
BİR ANI...
Aklıma Hocayla bir anım geldi. Anemon'da İMO'nun düzenlediği bir panel vardı. Büyükerşen moderatörlüğü sırasını savmıştı. Mola verilmiş, çaylarımızı yudumlamış, kısa bir aradan sonra panel devam etmeye başlamıştı...
Panel de Nazmi Oruç Porsuğun kirliliğini anlatıyordu. Hep aynı nakarat.
En arkadaki koltuğa oturmuş notlar alıyordum. Bir baktım yanıma Büyükerşen hocam gelmişti
Biliyormusun? Zafer dedi...
Buyur hocam!..
Bak dedi, sana bir fıkra anlatayım...
Söze girdi. Şaşırdım. İçimden de hayırdır! dedim...
TEMEL-DURSUN...
Temel ile Dursun Tarla balıkçılığı yapmaya karar vermişler.
Bunun üzerine koca bir tarla satın alıp, Hamsileri baş aşağıya dikmişler toprağa.
Bir süre geçmiş, Hamsi falan çıkmıyor. Dahası, baş aşağıya diktikleri hamsiler çürüyor…
Kendi kendilerine 'Biz bir yerde hata yaptık ama ne?' diye düşünürken, Dursun'un aklına bir fikir gelmiş…
'Benim bir tanıdığım Profesör var. Kendisi Ziraat mühendisi. Hem de çevreci. Ona bir danışalım. Nerede yanlış yaptığımızı o bilir! demiş.
Oturup yazmışlar profesöre başlarından geçeni.
'Toprak Balıkçılığı yapacaktık. Hamsileri diktik ama hiçbiri çıkmadı, üstelik çürüdü' diye…
Profesörden yanıt gecikmemiş; 'Siz toprağın bir numunesini gönderin, ben bir analizini yapayım' !
Nazmi Oruç'un, çöp yakma tesisine nasıl karşı çıktığını ve Çevreci sıfatı ile bu işe nasıl engel olmaya çalıştığını anlatmıştı…


Nazmi Oruç Çevreci falan değildir. Olsa olsa fıkradaki gibi çevrecidir. Benzetmesi, doğrusu oldukça ilginçti...
İşte bazen böyledir. Ziraatçılar bir bakmışsın çevreci oluverirler. Bana döndü ve dedi ki, sen dedi Nazmi'nin Ziraatçı olduğunu biliyor muydun? Diye sordu... Biliyordum hocam.
Hocam şaşırmıştı? Ya! dedi. Eeee neden yazmıyorsun?
Şimdi sırası geldi yazdım. Çünkü Büyükerşen'in tesislerin açılışında eleştirdiği ismin söylemediği o meclis üyesi Nazmi Oruç'tu...
Çöp meselesinde hep karşı çıkan ve yer altı suların kirletilmemesi savunan AK partililerin, SATILMIŞ'ın oraya küçük sanayi sitesinin kurulması ve kurşun fabrikasının çalışmasının devamı için, Meclis'te yaptıkları mücadele aklıma geldi.
AKP'liler nasıl da savunmuşlardı?


BÜYÜK BİR PROJE...
Şimdi; Eskişehiriçin... hayati olan çok büyük bir projeyi gerçekleştirdi.
Projeyle, şehirden toplanan çöplerden katı atıklar ayrıştırılacak, kalan kısmından elde edilecek metan gazı da elektriğe dönüştürülecek. Projenin maliyetiyse 70 Milyon Türk Lirası.
Az buz para değil...
Dile kolay yıllarca süren bir mücadele… Öyle kolay değil. Kamulaştırmaları yap, projeleri hazırla. İhale şartnamesini hazırla... Kolay işler değil. Öyle lafla olmuyor. Gerçekten başarı hikayesi.
Yap işlet devlet modeli...



Çağdaş teknoloji eseri tesiste, çöplerden katı atıklar ayrıştırıldıktan sonra kalan kısım, fermantasyonla çürütülecek, ortaya çıkan metan gazı 36 metre çapındaki balonda toplanacak ve 8 dizel motor aracılığıyla elektrik enerjisine dönüştürülecek... 4 Megawatt elektrik üreten devasa 8 dizel motor, çöplerden elde edilen gazı yakarak, günlük toplam 11.2 Mega watt elektrik üretecek.
Bu miktar, 55 bin konutun günlük elektrik ihtiyacını karşılayacak miktardır. Tesisin yapımını gerçekleştiren ve 9 yıl işleticiliğini yapacak olan firma, belediyeye 1 Milyon 375 Bin TL kira ödemesi yapacak ve sözleşme sonunda tesiste kullanacağı tüm iş makinalarını da Büyükşehir Belediyesi'ne bırakacak.
Park Bahçeler Müdürlüğü şehrimizin muhtelif yerlerinde kullanılmak üzere, çiçek ve süsbitkisi üretecek.
Vahşi çöplükte daha önce çalıştırılan iş makinaları ve personel kadrolarına, Büyükşehir Belediyemiz yılda 5 Milyon TL ödemekteyken, şimdi bu miktar da belediyemiz bütçesinde tasarruf edilmiş olacaktır...
Dumanı yok…
Çevreye hiçbir zararı yok. Bir başarı hikayesi değil mi? Bunu da mı görmezden gelelim...
Keşke, böyle bir projeyi 'Her şey Eskişehir için' diyen, AK Parti yapabilseydi...
BÜYÜKERŞEN'İN SİTEMİ;
Konuşmasında yine köşe kadılarıma dokundurdu.
Diyor ki; Eskişehir'de bir takım çevreler ile bazı beslemeler, sırf siyaset yapmak adına, sırf beni eleştirmek ve bu yolla yıpratacakları düşüncesiyle yıllardır, Büyükşehir Belediyesi olarak sağlıklı, verimli ve yenilenebilir enerji üretimi konusunda hiçbir şey yapmadığımızı, Eskişehir'e yapacağım yeni projelerim olmadığını söyleyip, yazıp çizip dururlar. Ancak bir kere de olsun, bana ya da çalışma arkadaşlarıma bu yönde yaptığımız bir şeylerin olup olmadığını açıp sormadılar. Çünkü bilirler ki, o zaman aldıkları cevap karşısında konuşacak, yazıp çizecek bir şeyleri kalmayacak!
Sanırım bu tesis hepimizden çok bu arkadaşları sevindirecektir. Aslında, sevindirir mi, üzer mi pek emin değilim!
Merak etmeyin!..
Çünkü bütün bunlar stratejik planlarda ve yatırım programlarında vardı. Kimse okumadığı ve bakmadıkları için fark etmemiş olabilirler!
Ben çok sevindim... Çağdaş Eskişehir adına.
Şimdi sırada güneş tarlaları ve SULTANDERE TRAMVAY projesi var.
Hayal ediyorsunuz zaten yapıyorsunuz!