YARGININ BİR PARÇASI
2018 yılında Baro başkanlığı için aday olduğunda, hizmetin ve temsilin birbiri ile paralel gitmesi gerektiği yönünde yola çıktığını dile getiren Elagöz, 4 yılın sonunda temsil konusunda baroyu Türkiye ve Eskişehir kamuoyunda daha etkin bir noktaya getirdiklerini ifade etti. 4 yıl boyunca meslek içi eğitimlere çok önem verdiklerini aktaran Elagöz, Baro'nun STK veya oda olmadığına ve yargının parçası olduğuna vurgu yaptı. Siyasi söylemlerden hep uzak durduğunun altını çizen Elagöz, 'Bazen sert söylemlerim oluyor bu kesinlikle siyasi söylenen söylemler değil. Bizim söylemlerimiz hukuksuzluğa karşı bir duruştur, ülkede vatandaşın gerçek manada adaleti hissetmesini istiyoruz. Hep bunun için mücadele ettim' şeklinde konuştu.

'MEMNUNİYET VAR Kİ BAŞKA LİSTE ÇIKMADI'
2018'de ilk 4 aday ile seçime girdiklerini ondan sonraki ikinci dönemde başka bir adayın çıkmadığını belirten Elagöz, Bu dönemde tek aday olduğunu sadece mevcut dönemde Hüseyin Akçar'ın bağımsız yönetim kurulu adayı olarak adaylığını açıkladığını kaydetti. Tek adayları seçimleri çok sevmediğini aktaran Elagöz, 'Hem heyecanın artması açısından hem de motivasyonun artması açısından bana göre daha iyi. Ama kimseyi aday çıkaramadık. Aday çıkmamasının sebebi bence meslektaşlarımızın bize gösterdiği teveccüh. Memnuniyet var ki başka bir liste olmadı' ifadelerini kullandı.
Türkiye'de çok ciddi bir ayrışmanın olduğunu vurgulayan Elagöz, 'Ayrımcı dili terk et' projesine dair de değerlendirmelerde bulundu. Projeye İlk önce siyasi parti temsilcilerini davet ederek başladıklarını kaydeden Elagöz, 'Belediye başkanlarımızı en son basın mensuplarıyla bütün şehrin bileşenlerini davet ettik. Ve ayrımcı bir dil kullanılmaması konusunda kendilerine bir taahhüt aldık. Keşke bu çalışma Türkiye'nin her yerine yayılabilse. Birlik ve beraber içerisinde yönetilmeliyiz. Siyasetin herkese eşit davranmak, herkesin menfaatini korumak, birinci önceliği olmalı. Yeni dönemde de başka versiyonlarıyla devam edebilir' şeklinde konuştu.

'YARGI HEP BASKI ALTINDAYDI'
Öncelikli hedeflerinin meslek sorunları olduğunu belirten Elagöz, Son yıllarda özellikle siyasi idareden kaynaklı avukatlara, barolara yönelik sistematik bir müdahale söz konusu olduğunu ifade etti. Çoklu baro sürecinde bizzat bunu yaşadıklarını aktaran Elagöz, bu anlayışın toplumda da yayıldığına dikkat çekti. Kendilerine de ayrımcılık yapıldığını savunan Elagöz, ' Avukatların olmadığı bir yargılamada, yargılama olmaz bu yargısız infazdır. Bir avukat, toplum ve adalet için cübbesini giyer. Avukatlık mesleği her geçen gün itibar suikastına maruz bırakılıyor.Adalete güven her geçen gün azalıyor. Önce hukuk ve adalet sağlanmalı. Vatandaşların mahkemede verilen kararların inandığı bir ülke istiyoruz. Nitelik kaybımız var, bunun sebebi de siyasetin hukuka ve yargıya bakış açısı ikinci sebepte yargı mensuplarından kaynaklıyor. Yargı Türkiye'de bağımsız değil. Şu an ki siyasi iktidar dönemi değil sadece Türkiye Cumhuriyeti'nde yargı her zaman baskı altındaydı. Ama son yıllarda bu iyice çığırından çıktı. Her şey alenen yapılıyor artık. Liyakat esas alınmalı. Devleti devlet yapan adalettir. Nerde hukuksuzluk varsa biz karşısında olacağız, 4 yıldır bunu yaptım ve yapmaya devam edeceğim' sözlerini kaydetti.
Ekonomik sorunların temelinde Türkiye'de yargıya olan güvenin yok olması olduğunu vurgulayan Elagöz, Güçlü bir yargı sistemi inşa edildiğinde diğer sorunlarında zaman içerisinde düzeleceğini savundu. Siyasetin yargıdan elini çekmesi gerektiğinin altını çizen Elagöz, kim suç işlerse o kişinin adil bir şekilde yargılanması gerektiğine dikkat çekti. HM