Rahman ve Rahim olan Allah'ın adı ile başlarım.
Ramazan-ı Şerifiniz mübarek olsun. Yüce Allah tuttuğumuz oruçlarımızı kabul eylesin. Bu yazımda ''Çocuklarımıza Milli ve Manevi Değerlerimizi Öğretelim'' konusunu işlemeye gayret edeceğim.

İsterseniz ''çocuk''nedir? Önce bunu araştıralım.
Çocuk Kur'an-ı Kerimin ifadesi ile; '' Dünya hayatının süsüdür'' (Kehf Suresi;46).
Yine Hz. Zekeriyya'nın duasında ''temiz bir nesil ''istediğini (Al-i İmran:38),
Hz İbrahim'in ''neslinden geleceklerin namazı kılanlardan olması için dua ettiğini'',
(İbrahim:40)ve Rahmanın has kullarının dualarında ''Göz Aydınlığı'' olacak çocuklar talep ettiklerini (Furkan:74)Allah'ın kelamından öğreniyoruz.

İbn-i Ömer'in rivayet ettiğine göre Rasulullah şöyle buyurdu:''Her ağacın bir meyvesi vardır. Kalbin meyvesi de çocuktur''(Camiüssağir:2413)

Çocuklar, bir ülkenin çiçekleri ve geleceğidir. Anne ve babanın da maddi ve manevi mirasçısı, göz aydınlığı, Yaratıcımızın eşsiz armağanıdır. Evin bereketi olan çocuk; bir çiçek gibi bakım, sevgi, ilgi ve emek ister. Atalarımızın dediği gibi'' Emeksiz yemek olmaz, ekmeden biçilmez'' Çocuğun eğitimi ailede başlar. Çok zor bir görevdir. Eyyüp peygamberin sabrını gerektirir. Ama sabrın kendisi acı, meyvesi tatlıdır ve sonu selamettir.

Ülkesini seven, milletinin geleceğini düşünen akıllı anne-baba ve yöneticiler genç nesillere yatırım yapar, nesillerin en iyi bir şekilde yetişmesi yönünde gayret sarf ederler. Bir Çin atasözü:'' Bir yıl sonrasını düşünüyorsan; ekin ek. On yıl sonrasını düşünüyorsan ağaç dik. Yüz yıl sonrasını düşünüyorsan insan yetiştir'' der
Anne- baba ve çocuğun oluşturduğu toplumun en küçük kurumu olan aile; artık bir'' Kök Hücre'' olarak tanımlanıyor. Çünkü, topluma sahip olduğu ''Özü'' kazandıran ailedir. Yani çocuk; dini duyguyu, İbadetlerin nasıl yapılacağını, sevgiyi, saygıyı, doğruluğu ya da yalancılığı, dayanışmayı, paylaşmayı, milli birlik ve beraberliğin önemini, vatan sevgisini ve benzeri dini ve milli duyguları ailesinde öğrenmeye başlar.
Anne- baba olmak doğal bir süreçtir. Ama esas hüner; anne- babalık görevinin gereğini yapabilmektir. Anne- babalık sadece yedirmek, giydirmek, okutmak, iş-güç sahibi yapıp evlendirmek değildir. Diğer bir ifade ile çocuğun fiziki ihtiyaçlarını karşılamak, görevin sadece bir bölümünü yerine getirmektir. Diğer görev nedir? kalbini de beslemeli ve eğitmeliyiz.

Çocuğumuza Milli ve Manevi Değerlerimizi nasıl öğrete biliriz? Bu konuda biz anne-baba olarak Milli ve Manevi Değerleri yaşayarak güzel bir örnek olabiliriz. Çünkü çocuklar anne- babayı izlerler ve hareketlerini taklit ederler. Bununla beraber Okullarda Seçmeli Ders olarak yer alan Kur'an-ı Kerim-i, Hz. Peygamberin Hayatı gibi dersleri seçmelerine rehberlik edebiliriz. İmkanlar ölçüsünde çocuğu camiye götürmek, Yaz Kur'an Kurslarına katılmasını sağlamak, 4-6 yaşa yönelik kur'an Kurslarından faydalanmak. Ezanı, Kur'an-ı Kerimi, camiyi, Minareyi tanıtmak, İstiklal Marşını, bayrağı, yaşadığı şehrin kurtuluş gününü anlatmak. Vatan sevgisini neslimize aşılamak, Şehitlik ve gaziliğin ne demek olduğunu öğretmek...

Sonuç olarak; İnsan hayatının her dönemi çok önemlidir. Ama çocukluk dönemi daha da önemlidir. Anne-babalık bir ağır sorumluluktur. Bu sorumluluğu yapanları tebrik etmek gerekir. Ya yapmayanlar; onlara bir şey söylemenize gerek kalmadı. Yaşadıkları pişmanlık onları içten içe kemirmektedir.
Yaşadığımız hayat; acı ve tatlı olayların, gözlem ve tecrübelerin toplamıdır. Milli ve Manevi değerleri önemsemeyip sadece makam ve mevki peşinde koşturan,ahireti unutup, dünyada ebedi kalacakmış hislerine kapılan, Anne-babaların son pişmanlık haykırışları: ''Ahhh!!keşke çocuklarıma dini ve milli değerleri de öğretseydim. Keşke namaz kılıp oruç tutsaydım. İçki içip çocuğuma kötü örnek olmasaydım. Keşke çocuğum Kur'an-ı Kerim okumasını bilseydi. Dinini öğretip, camiye götürseydim'' Ama son pişmanlık fayda vermez.
MEAL OKUYORUM

Onlar, 'Ey rabbimiz!' derler, 'Bize mutluluk getirecek eşler ve çocuklar bahşet; bizi günahtan sakınanlara öncü yap!'
(Furkan 25/74)
GÜNÜN DUASI
'Ey Allah'ım! Hak yoldan sapmaktan, saptırılmaktan; ayağı kaymaktan, kaydırılmaktan; zulmetmekten, zulme uğramaktan; cahillik etmekten veya cahillikle karşılaşmaktan sana sığınırım.' (Ebû Davud, Edeb, 103)
HER GÜNE BİR HADİS

'Doğruluktan ayrılmayın. Çünkü doğruluk (insanı) iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Kişi devamlı doğru söyler ve doğruluktan ayrılmazsa
Allah katında 'doğru/sıddîk' olarak tescillenir.
Yalandan sakının! Çünkü yalan (insanı) kötülüğe, kötülük de cehenneme götürür. Kişi devamlı yalan söyler, yalan peşinde koşarsa Allah katında 'yalancı/kezzab' olarak tescillenir.'
(Müslim, Birr, 105)
BİR SORU-BİR CEVAP

Bir öğrencinin burs olarak aldığı para nisap miktarına ulaşırsa zekat vermesi gerekir mi?
Bir yıllık borcu ve temel ihtiyaçları dışında 80.18 gr. veya daha fazla altına veya bu değerde para veya ticaret malına sahip olan bir kimse, buna malik olduğu günden itibaren üzerinden bir yıl geçtiğinde, zekat vermekle yükümlü olur (Mevsılî, el-İhtiyar, I, 330). Zekata konu olan paranın alınan yardımlardan ve burs paralarından oluşması durumu değiştirmez (Fetvalar,DİB Yay.syf.238)