Yeryüzünde yaratılanlar arasında yaptıklarından sorumlu olan tek varlık insanoğludur. İzzet ve celal, ikram ve kemal sahibi olan Rabbimiz, bizlere dünya ile başlayıp ahirete uzanan bir hayat bahşetmiştir. Ahiret hayatının tarlası olan dünya hayatımızdaki davranışlarımızın da, sonsuzluk yurdu olan ahirette, karşılığının görüleceğini de bildirmiştir.
Rabbimiz; İman edip aklını, yüreğini, yeteneklerini, malını ve imkanlarını faydalı işler yapmak için seferber edenleri cennetle müjdelediğini rehber olarak gönderdiği Kur'an-ı Kerimde ve önder olarak gönderdiği elçisi Hz. Muhammet (sav)efendimiz ile bizleri haberdar etmiştir. Lakin hakkı inkar ederek, hakikate sırtını dönenleri ve kötülük yolunda ömrünü harcayanları da, cennet ve cennet nimetlerinden mahrum olacaklarını bildirmiş, hatta acı bir azapla da uyarmıştır.

Cennet; Kur'an-ı Kerim'den ve Peygamber (sav) efendimizin sözlerinden öğrendiğimize göre Allah(cc) tarafından varlığı kesin olarak bildirilmiştir. Dünya hayatında Allah'ın rızasını gözeterek; yaratılış gayesine uygun davranan, iman edip; ibadetlerini ihlasla eda eden, güzel ahlaktan taviz vermeyerek; salih ameller işleyen kulları için, Yüce Allah'ın ahiret hayatında hazırlamış olduğu, ebedî huzur ve mutluluk yurdudur. Cennet; Allah (cc)ın salih kullarının öldükten sonra dirildiklerinde, Rablerine ve sevdiklerine kavuşacakları, eşsiz nimetlerle bezenmiş, barış ve huzurun daim olduğu ve sonsuza dek yaşayacakları ebediyet yurdudur. Ödül, sevinç ve mutluluk diyarıdır.

Kur'an-ı Kerim ayetlerinin ve bunlara ek olarak Hz. Peygamber (sav) Efendimizin verdiği bilgilerden anlaşıldığına göre, Allah'ın(cc) cennette yarattığı nimetler tüm duyulara hitap ederek, her insanı tatmin edecek niteliktedir. Nitekim Peygamber Efendimizden bize naklettiğine göre. Allah Teala; 'Ben salih kullarım için cennette hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir insanın hayal edemeyeceği birtakım nimetler hazırladım.' buyurmuştur.(Buharî,Bed'ü'l-halk,8)

Allah Resûlü de, kişinin dünyadaki haliyle idrakinin çok uzağında olan olağanüstü güzelliklerle ve nimetlerle dolu olan cenneti, anlaşılır örneklerle, muhataplarının zihinlerinde canlandıracak şekilde ayrıntılarıyla açıklamıştır. Zira Kur'an-ı Kerîm de belirtildiği üzere şekil olarak dünyadakilere çok benzeyen cennet nimetleri, renk, lezzet veya şekilleri bakımından insanların tasavvurlarını aşan, hayalinin kurulamayacağı kadar güzel ve aynı zamanda da üstün niteliktedir. (Bakara, 25.) Cennetin bu eşsiz güzelliğini vurgulamak isteyen Peygamber (sav) Efendimiz; 'Cennetteki nimetlerden bir tırnağın taşıyabileceği kadar az bir şey dünyaya gösterilmiş olsaydı gökler ve yeryüzü her tarafıyla süs içerisinde kalırdı. Cennetliklerden bir kişi dünyaya bir baksa ve bileziklerinden biri dünyaya görünse, güneşin yıldızların ışığını silip süpürdüğü gibi o da güneşin ışığını silip süpürürdü' (Tirmizî, Sıfatü'l-cennet, 7) buyurmuştur.
Peygamber (sav) Efendimiz ashabıyla birlikte oturuyordu. Onlara cennetteki güzellikleri anlatıyor, ashab da can kulağı ile Efendimizi dinliyorlardı. Bu arada bir ses duyuldu. Bir adam Efendimize 'Ey Allah'ın Resûlü! Ben atları severim, Cennette at var mıdır?' diye sordu. Efendimiz: 'Cennete girersen sana kırmızı yakuttan iki kanatlı bir at getirilecek. Sen de o ata binecek ve dilediğin yere onunla uçup gideceksin.' buyurdu. Bir başkası gönlünden geçeni şöyle sordu: 'Ey Allah'ın Resûlü! Cennette deve de var mıdır?' Allah Resûlü, dinleyenlerden her birinin zihinlerinden geçeni sormak istediğini fark etmiş olmalı ki bu soruya herkes için cevap olacak şu sözlerle karşılık verdi: 'Allah seni cennete koyarsa, canının çektiği ve gözüne hoş görünen her şey senin olacaktır.' (Tirmizî, Sıfatü'l-cennet, 11.)

Resûlullah (sav) böylece, kendisini dinleyenlerle beraber geçmişten günümüze bütün inananlara, cennette tüm isteklerin gerçekleşeceği müjdesini vermiştir. Zira Allah Teala, Zuhruf, 71 ayeti kerimesiyle 'Orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin zevk aldığı her şey var...' buyurarak. cennet ehlinin istediği her şeye sahip olacağını ve görmek istediği her şeyi de görebileceğini bildirmiştir.

Mümin kişi cennet ve nimetlerini kazanma gayretiyle yaşar. Ancak asıl olan kişinin Rabbi kendisinden, kendisi de Rabbinden razı olarak cennete girmeye layık olmasıdır. Zira cennet, Allah Teala'nın salih kullarına ahirette vereceği mükafattır.

MEAL OKUYORUM
Allah -ki, kendisinden başka tanrı yoktur elbette kıyamet günü hepinizi huzuruna toplayacaktır, bunda hiçbir kuşku yoktur. Sözce Allah'tan daha doğru kim vardır! (Nisa, 4/87)

HER GÜNE BİR HADİS
'Bir kişinin kalbinde aynı anda iman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet bir arada bulunmaz.' (İbn Hanbel, II, 349)

BİR SORU-BİR CEVAP

Burun damlası orucu bozar mı?
Tedavi amacıyla buruna damlatılan ilacın bir damlası, yaklaşık 0,06 cm3 'tür. Bunun bir kısmı da burun çeperleri tarafından emilmekte, çok az bir kısmı mideye ulaşmaktadır. Bu da, mazmazadan (ağzı su ile çalkalamadan) sonra ağızda kalan rutubette olduğu gibi orucu bozacak düzeyde görülmemiştir. Kaldı ki bu işlem yeme içme yani gıdalanma anlamı da taşımamaktadır. Dolayısıyla burun damlası orucu bozmaz (DİYK 22. 09. 2005 tarihli karar) (Fetvalar,DİB Yay.syf.281)


GÜNÜN DUASI
'Allah'ım! Haktan ayrılmaktan, ikiyüzlülükten ve kötü ahlaktan sana sığınırım.'
(Ebu Davud, vitr 32)