Bakın şöyle bir ülkede yaşıyoruz;

Denizi olan kentte yaşayıp da denizi görmeyenlerin var olduğu…

Şehrin bir yakasında otururken, diğer yakasını bir kez bile görmeyenlerin olduğu…

Hayatında bir kez olsun yaşadığı şehrin dışına çıkamayanların olduğu…

Yaşadığı ülkenin değerlerini yerinde görme imkânı bulmayan yüz binlerce belki milyonlarca kişinin olduğunu…

Hayatında bir kez olsun tatil yapamayan insanların olduğunu…

Gidip görmeye can attığı yerleri ancak TV’lerde ya da sosyal medyada gören insanların olduğunu biliyoruz.

Bu durum, ülkemizin en acı gerçeklerindendir…

+++

Bir başka acı tablo daha var.

Mazotun 43 Lirayı bulduğu, doların tarihi rekorlardan geçtiği bir ekonomimiz var.

Maaşların günden güne erdiği hayat şartları var.

Yaşamak için tek nedenin günü ve ayı geçirebilmek olduğu bir gerçek var.

Sadece borçlarını ödeyebilmek için çalışan milyonlarca vatandaş var.

Geleceğe dair tek hedefinin çocuğuna iyi bir eğitim verebilmek olan aileler var.

En kötüsü de yıllarını devletine hizmetle geçiren ve 10 bin liraya yaşamaya mahkûm edilen deneyimli vatandaşlarımız var.

+++

Tablo bu.

Sonra ne diyorlar biliyor musunuz?

“Ankara’yı, Konya’yı, Eskişehir’i, Çanakkale’yi, İstanbul’u görmek isteyen bir zahmet cebinden masraf ederek görsün”

Yahu, bu ülke insanı, kendi ülkesinin denizine yabancı olmuş, kendi ülkesinin sahillerine gidemiyor.

Bir gecelik konaklama, bir günlük yemek maaşın yarısından fazla ediyor.

Sahillere ulaşmanın bedeli binlerce lirayı aşıyor.

Hadi geçtik deniz dinlencesini, kültürel geziler için organizasyon firmalarının fiyatlarına kimse bakmıyor mu?

Bakıyorlar elbette ama görmüyorlar!

Görenlerin de siyaseten işine gelmiyor!

Neden mi?

Tepebaşı Belediyesi’nin, bu ülkenin en büyük destanının yazıldığı toprakları, Çanakkale’yi halkına ücretsiz olarak gezdirmesi bazı kesimlerin işine gelmiyor da ondan!

Bozulan ekonomi yüzünden halka üç-beş günlük tatili bile çok görenler, vatandaşın bu gezilerle ülkesinin en güzel yerlerini görmesine bile katlanamıyor da ondan!

Bu nedenle özellikle kadınları evlerinden çıkarıp şehir hayatına karıştıran, bununla kalmayıp kadınlarımıza, deneyimli vatandaşlarımıza ülkemizin destanlarının yazıldığı milli ve manevi yerleri gösteren Tepebaşı’na bir kutlama yapalım istedik.

8 Mart nedeniyle yapılan Çanakkale gezisindeki kadınların Türk Bayraklarıyla o coşkulu görüntülerini görünce bir kez daha yazıp, tebrik etmek istedik.

Gerçekten bravo!

Belediyecilik işte budur…

************

100. YILDA KADIN BİR BAŞKAN!

Eskişehir, yerel seçimlere giderken tarihinde bir ilki yaşabilir…

Siyasi geçmişte Eskişehir’i yöneten bir kadın başkan olmamış çünkü!

Bunun hayata geçmesi için şimdi çok güçlü bir aday var.

CHP’nin Büyükşehir Adayı Av. Ayşe Ünlüce, demokrasinin en güzel tarafını şehre armağan etmeye çok yakın…

+++

CHP’li kurmaylar, yaptıkları seçim çalışmalarında bu konuyu sıkça dile getiriyorlar.

Hem Başkan Ahmet Ataç hem de Başkan Kazım Kurt, gittikleri her yerde bu konuyu üzerine basa basa anlatıyor…

Ünlüce’nin seçilmesi durumunda Eskişehir’e çokça yakışan bir durumun ortaya çıkacağını belirtiliyorlar…

Dahası;

Kadın bir şehir yöneticisinin Cumhuriyet’i kuran Atatürk’ün de en büyük hedeflerinden birisi olduğunu aktarıyorlar…

Zira Büyük Atatürk, kadınıyla, genciyle, tüm kesimleriyle ortak yönetilen bir cumhuriyet hayali ile yaşadı ve o amaçla kurdu bugünkü Cumhuriyet’imizi…

+++

Üstelik farklı bir detay daha var!

Eğer Sayın Av. Ünlüce seçimden zaferle çıkarsa, Eskişehir ilk kadın yöneticisine Cumhuriyet’in 100. Yılının içerisinde kavuşacak.

Bir başka güzel yanını da söyleyelim;

Sayın Ünlüce, Kadınlar Gününün kutlandığı Mart ayı içerisinde başkanlık görevini alabilir.

İşte bu durum, kentin kadınları adına da ayrıca bir gurur yaşatacaktır.

Ki;

Yıllar yılı şehrimiz dahil olmak üzere tüm kadın örgütleri yaptıkları her açıklamada, “Eşit temsiliyet” vurgusunu yaptı…

İşte o amaca kadınlar Cumhuriyet’in 100. Yılında ve Kadınlar Gününün kutlandığı bir ayda kavuşabilir…

Ve bu durum tarihe sadece 100. Yılda bir seçilmiş kadın belediye başkanı olarak değil, “Kadınların Eskişehir’deki gücü” olarak da geçer…

Ve bu tarihi günün gerçekleşmesine öyle görünüyor ki, çok kısa bir zaman kaldı…